22. Hukuk Dairesi 2018/8064 E. , 2018/16355 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2018/8064 E. , 2018/16355 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; Müvekkilinin görünürde davalı ... A.Ş. bünyesinde ancak aslen asıl işveren olan diğer davalı ...’nün emir ve talimatları altında çalıştığını, müvekkilinin iş akdinin haksız ve geçersiz bir şekilde feshedildiğini, yapılan fesih işleminin hukuka aykırı olduğunu, feshin son çare olma ilkesine uyulmadığını, fesih işleminin geçersizliğine, müvekkilinin ...'ne işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevaplarının Özeti:
Davalı ... vekili; Diğer davalı ... Müdürlüğünün 19/04/2016 tarih ve 798 sayılı yazısı, 19/04/2016 tarih ve 000597 sayılı yazısı ve 27/04/2016 tarih ve 05624 sayılı yazısı ile iş ve araç eksiltilmesi yoluna gidilmesi, bu nedenle istihdam fazlalığının meydana gelmesi sebebiyle davacının iş akdinin alınan işletmesel karar çerçevesinde feshedildiğini, davacının başka bir yerde çalıştırılmasının mümkün olmaması sebebiyle son çare olarak iş akdinin feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; Davacının 657 sayılı memur, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca tam zamanlı sözleşmeli personel ya da 4857 sayılı Kanuna tabi işçi çalışanı olmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, davacının diğer davalı şirket olan ... bünyesinde çalıştığını, davacının iş akdinin davalı ... şirketi tarafından sonlandırıldığını, feshin sonuçlarının diğer davalı şirketi bağlandığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece; İş akitlerinin belirsiz süreli olduğu, fesih bildiriminde herhangi bir sebep gösterilmediği, fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmemesi ile asgari ücrette meydana gelen artışların geçerli fesih sebebi olarak kabul edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle feshin geçersiz olduğu, yapılan sözleşmeler göz önüne alındığında asıl-alt işveren ilişkisinden çok işçi teminine yönelik sözleşme olduğu, bu haliyle ... ile ... şirketi arasında yapılan hizmet akdinin muvazaalı olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince; fesih sebebinin açık kesin olarak belirtilmediği, ... A.Ş.’ye ait hisselerin tamamına yakınının diğer davalı ... Müdürlüğüne ait olduğu, davalılar arasında ...'ye ait asıl işlerin 'Personel ve Araç Temini Hizmet Alım Sözleşmesi' imzalanmak sureti ile davalı ... A.Ş. tarafından yürütüldüğü ve davalı ... Müdürlüğüne işçi temin edildiği, davalılar arasındaki asıl işveren-alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu gerekçeleri ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını davalıların vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli olup olmadığı, davalılar arasında muvazaa olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 4857 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca aynı Kanun'un 18. maddesi kapsamında kalan işçinin iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshetmek isteyen işveren, fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.
Yazılı fesih bildiriminin de, fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde içermesi zorunludur. Yazılı şekil şartına uymamak ve yazılı fesih bildiriminde, fesih sebebinin açık ve kesin olarak gösterilmemesi, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesi anlamında feshin geçersizliği sonucunu doğurur.
Yine aynı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Öte yandan, alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise, asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımdan yola çıkıldığında asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları, iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir. 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işveren verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmelidir. 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu kararlılığı ortaya koymaktadır.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
Muvazaa Borçlar Kanun'da düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 7. fıkrasında sözü edilen hususların adi kanuni karine olduğu ve aksinin ispatlanmasının mümkün olduğu kabul edilmelidir.
5538 sayılı Kanun ile 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesine bazı fıkralar eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla sermayesinin yarısından fazlasının kamuya ait olduğu ortaklıklara dair ayrık durumlar tanınmıştır. Bununla birlikte maddenin diğer hükümleri değişikliğe tabi tutulmadığından, asıl işveren alt işverene ilişkisinin ögeleri ve muvazaa ögeleri değişmemiştir. Öyle ki, alt işverene verilmesi mümkün olmayan bir işin bırakılması ya da muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 6. fıkrasında açık biçimde öngörülmüştür. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunmaz. Gerçekten muvazaalı ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi ise, kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, 4857 sayılı Kanun'un 5. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine şartların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması, anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur.
Dosya içeriğinden, saha işçisi olarak ( iş giriş bildirgesinde beden işçisi( genel) ) çalışan davacının iş sözleşmesinin, davalı ... A.Ş. tarafından 08/05/2016 tarihinde Genel Müdürlük Makamının 06/05/2016 tarih, 2941-2955 sayılı oluru ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi gereği feshedildiği, fesih sebebinin açıkça belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, ihale sözleşmeleri, davalıların tabi olduğu mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; davalı ...’nin, 2560 sayılı ... Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un ek 5. maddesi hükmü gereğince bu kanuna tabi olduğu, bu kanunun 2. maddesinde görev ve yetkinin; “a) İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek, b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek...” şeklinde tanımlandığı, yapmak ve yaptırmak şeklinde verilen yetkiye göre söz konusu işin davalı ... tarafından yapılabileceği gibi hizmet alımı yoluyla alt işverene de yaptırılabileceği anlaşılmaktadır. Şu halde, davalı kurumun belirtilen işi alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7. maddesi uyarınca mümkün olup, geçerli ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmaktadır. Bu anlamda, mahkemece, feshin geçerli sebebe dayanmadığının kabulü doğru ise de, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak, davacının, davalı ...’ye ait işyerine iadesi doğru olmamıştır.
Yukarıda izah edilen husular hep birlikte değerlendirildiğinde; davalılar arasındaki alt işveren asıl işveren ilişkisinin geçerli olduğu ve muvazaalı olmadığı anlaşıldığından, davacının, alt işveren ... Katı Atıkları Ayıklama ... Değerlendirme Bilgisayar İn. Nak. ve Taah. Yemek San. ve Tic. A.Ş. işe iadesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesinin ve İlk Derece Mahkemesinin kararlarının bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının ... ... Katı Atıkları Ayıklama ... Değerlendirme Bilgisayar İnş. Nak. ve Taah. Yemek San. ve Tic. A.Ş.’deki İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin beş aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça sarf edilen, 184,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 02/07/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.
































Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön