22. Hukuk Dairesi 2017/12074 E. , 2018/8668 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde halen çalıştığını, davalı işyerinde çalıştığı sürede gerek ... kaynaklı sosyal hakları ile gerekse diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini bildirerek işyerinde yürürlükte olan ... çerçevesinde ödenmesi gereken gece zammı, sorumluluk zammı ve giyecek yardımı ile yıllık izin, fazla mesai ve genel tatil alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının tüm alacaklarının ödendiğini ve başka bir alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, davacı yıllık izin ücreti talebinde bulunmuş ve mahkemenin gerekçeli ilamının gerekçe kısmında, davalı tarafın davacının yıllık izinlerini kullandığını, izin defteri ya da eş değer bir belge ile ispat etmesi ya da bedelinin davacıya ödendiğini yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekirken ispat edememiş ve davacının yıllık izin ücretine hak kazandığı anlaşılarak davalı işverenin bilirkişinin belirlediği yıllık izin ücretinden sorumlu tutulduğu belirtilmiş ise de, hüküm kısmında ve kısa kararda yıllık nizin talebi yönünden hüküm kurulmamış olup, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair karar verilmiştir. Gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki bozma nedenidir. Kabule göre de, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere dava tarihi itibarıyla davacı halen davalı işyerinde çalışmaktadır. Yıllık izin ücreti feshe bağlı bir alacak olup, iş akdi feshedildikten sonra talep edilebilir. Buna rağmen mahkemece iş akdi sonlanmamış davacının yıllık izin talebinin reddi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
3. Taraflar arasında davacının işyerinde yürürlükte olan ... de düzenlenen giyecek yardımı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürürlükte olan ... in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde “Sendika üyesi işçilere, aşağıda miktarı belirtilmiş giyim eşyasının kendisini veya Sümerbank'tan sorulmuş 2.kalite giyim eşyasının fiyatları karşılığı olan parayı, işveren ve sendikanın onayı ile alınarak işçiye vermeyi işveren kabul eder. Yazlık melbusat Haziran, kışlık melbusat ise Ekim ayı içinde verilir. Ayrıca iki yıl miatlı ladet parke de işçilere aşağıdaki giyim eşyaları ile birlikte verilir.” hükmü düzenlenerek aynı maddenin devamında verilecek malzemelerin tür ve adedi sayılmıştır.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya ödenecek giyim yardımı alacağı hususunda; toplu iş sözleşmesinde bahsedildiği şekilde araştırma yapılmadığından bahisle Giyecek YARDIMI Yönetmelİğİnİn Uygulanmasına dair tebliğ esas alınmak suretiyle bulunduğu belirtilmiştir. Oysa işyerinde yürürlükte olan ... in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde giyim yardımının ne şekilde yapılacağı açıkça belirlenmiş olup; buna göre işçilere giyim yardımının ayni şekilde yapılmaması durumunda Sümerbank'tan bu kalemlerin 2. kalite fiyatları sorulacak ve oradan gelecek cevap üzerine belirlenecek fiyatlar üzerinden ödeme yapılacaktır. O halde yapılacak iş, Belediyece araştırma yapılmayan yıllar için ... Genel Merkezine, buradan yeterli cevap alınamaması durumunda ilgili Ticaret veya Sanayi Odasına müzekkere yazılarak ... de yazılı ürünlerin dava konusu yıllara göre 2. kalite fiyatlarının ne kadar olduğu sorularak gelecek sonuca göre hesaplama yapılmalı ve davacıya bu alacak kaleminde yapılan ödemeler bu hesaplamadan mahsup edilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin eksik araştırma ile giyim yardımı ücreti konusunda hüküm kurulmuş olması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
4-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacının fazla mesai ücreti tanık beyanlarına göre hesaplanmıştır.Bu hesaplamada davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günlerin dikkate alınıp alınmadığı rapordan anlaşılamamaktadır. Bunun yerine bilirkişi tarafından hesaplama tablosunda davacıya fazla mesai ücreti olarak yapılan ödemelerin ayrı ayrı aylık olarak ödenmesi gereken hesaplanan miktardan mahsup edilmiş hali yazılmakla yetinilmiştir. Oysa yukarıda belirtildiği üzere imzalı ücret bordrolarında fazla mesai ücretinin tahakkuk ettirildiği aylar ve davacının çalışmadığı dönemler fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmaz. Dosya kapsamına yer alan bordroların bir kısmı mali hizmetler müdürü tarafından kaşelenmiş ve imzalanmış olup davacı imzasını içermese de, bir kısım bordroların altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davacı asil isticvap edilmek suretiyle bordroların altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı ve bordroların davacı tarafından imzalanmadığının sabit olması halinde mahsup işleminin yerinde olduğu kabul edilmelidir. Bordrolardaki imzanın davacıya ait olduğunun tespiti halinde ise, imzalı maaş bordrolarında fazla mesai tahakkuku bulunan aylar dışlanmak suretiyle hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeksizin fazla mesai ücretinin hatalı şekilde hesaplanmış olması ayrı bir bozma nedenidir.
5. Taraflar arasında davacının gece zammı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürürlükte olan ... in “Gece Zammı” başlıklı 86. maddesinde, gece 20.00 ile sabah 06.00 arasında yapılacak çalışmaların %50 zamlı ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı belirtilerek çalıştığı günlerde 10 saat gece çalışması yaptığı kabul edilmiştir. Davalı işyerine karşı gece zammı talepli olarak açılan Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi'nin emsal 2013/19574 E. sayılı dosyada gece çalışması ücretinin ne şekilde hesaplanacağı detaylı şekilde açıklanmıştır. Buna göre; davacının 24 saat nöbet tuttuğu ve 48 saat dinlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 24 saat içerisinde 10 saat gece çalışması niteliğindedir. Ancak, gece çalışma ücreti çalışma karşılığı ödenecek nitelikte olup davacının 24 saatlik çalışmada fiilen 14 saatin 7 saatinin gece geçtiği kabul edildiğinde gece çalışmasının dinlenme süresine orantılandığında (14 saat fiili çalışmax10 gece çalışması/24 saat) 5,83 yuvarlak hesapla 6 saatinin gece çalışması olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca dosyada yapılan hesaplamada davacıya bordrolarla yapılan gece zammı ücreti ödemeleri dikkate alınmadığı gibi davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günlerin ise dikkate alınıp alınmadığı rapordan anlaşılamamaktadır. Bunun yerine bilirkişi tarafından hesaplama tablosunun altında davacıya gece zammı ücreti olarak yapılan ödemelerin toplam miktarının hesaplanan miktardan mahsup edilmiş hali yazılmakla yetinilmiştir. Yapılacak iş gece zammı ücretinin tahakkuk ettirildiği aylar ve davacının çalışmadığı dönemler hesaplamada dikkate alınmamalıdır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeksizin gece zammı alacağının hatalı şekilde hesaplanması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/12074 E. , 2018/8668 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat