22. Hukuk Dairesi 2017/15772 E. , 2018/23273 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/15772 E. , 2018/23273 K.

'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :... Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... işyerinde diğer davalı işveren nezdinde çalıştığını, ... sözleşmesini emeklilik gerekçesi ile feshettiğini beyanla kıdem tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı cevaplarının özeti:
Davalı ... vekili, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin ihale makamı olduğunu ve diğer davalı ile aralarında asıl-alt işveren ilişkisi bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..... Şirketi vekili, hizmet alım sözleşmesi yüklenilen işin başlangıç ve bitiş tarihlerinin belli olması nedeni ile davacının ... sözleşmesinin belirli süreli olduğunu ve dava konusu alacak taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı ve davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu 'eksik bir borç' haline dönüştürür ve 'alacağın dava edilebilme özelliği'ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def'i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def'i dikkate alınmaz.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesi davalı asıl işveren Belediyeye 20.11.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı asıl işveren Belediye davaya 27.11.2013 tarihinde cevap vermiş ve zamanaşımı def’i ileri sürmüştür. Davacı, 02.03.2015 tarihinde ıslah dilekçesi sunmuş, ıslah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalı asıl işveren Belediye ıslaha karşı zamanşımı def’i ileri sürmemiş ise de diğer davalı alt işveren şirket süresinde ıslaha karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece davalıların müteselsil borçlu oldukları ve söz konusu zamanaşımı savunmasından ayrı ayrı ve birlikte yararlanmaları gerektiği gerekçesi ile her iki davalında dava ve ıslah zamanaşımında bulundukları kabulü ile dava konusu alacaklara hükmedilmiş ise de zamanaşımı def’i, borcu ortadan kaldırmayıp bunu ileri sürene borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi verdiği ve davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def'inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmayacağı, bu nedenle davalı asıl işveren Belediyenin davaya karşı, davalı alt işveren şirketin ıslah karşı yapmış olduğu zamanaşımı savunmalarının birbirlerine sirayet etmesinin mümkün olmadığı bu nedenle davalılarca yapılan zamanaşımı savunmalarının sadece kendileri bakımından sonuç doğuracağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön