22. Hukuk Dairesi 2017/13605 E. , 2018/16674 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/13605 E. , 2018/16674 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar ... ile ... vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının 1995 yılından itibaren (kapanan) .... Belediye Başkanlığı nezdinde çalıştığını, çalışma dönemi boyunca yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar da dahil olmak üzere bir kısım işçililk alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ilave tediye, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri, husumet itirazında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalılar ... ile ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler, ulusal bayram genel tatili çalışmaları için de geçerlidir
Somut olayda, davacı tüm çalışma döneminde genel tatil günleri ile dini bayramların birinci günlerinde ve milli bayramların tamamında çalıştığını iddia etmiş olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı beyanı dışında başkaca bir delil olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, salt davacı beyanı doğrultusundaulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Dosyada davacının genel tatil çalışması iddiasını kanıtlayan başka bir delil bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının ulusal bayram ve genel tatil alacağı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının ilave tediye, ikramiye ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenip ödenmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından talep konusu alacakların ödenmediği ileri sürülmüş olup davalılar tarafından ilgili alacakların ödendiği ödeme belgelerinin dikkate alınmadığı savunulmuştur. Dosya kapsamında davalı tarafından ibraz edilen tahakkuk müzekkereleri, verile emri suretleri, .... Bankasına istinaden yazılan havale emirleri, ikramiye alacakları listesi ile ödeme tablosu suretleri yer almaktadır. Söz konusu verile emri suretlerinin bir kısmında ödemelerin mutemet eliyle yapıldığı yazılıdır. Ayrıca 16.09.2013 tarihli ... isimli çalışan tarafından imzalanmış, belediyede birikmiş maaş ve yıllık ikramiye ile sosyal haklarına mahsuben 27.000,00 TL nakden mutemet eliyle aldığını bildirir dilekçe de kapsamdadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu belgelerin değerlendirmeye alınmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu ödeme belgeleri bakımından, ödeme belgelerinin asılları kapsama alınarak, mutemet eliyle yapıldığı belirtilen dönemler bakımından davacı isticvap edilerek sorulmak suretiyle ve de davacıya ait banka kayıtları da celp edilmek suretiyle ödememelerin yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekmektedir. Ayrıca ... isimli iki çalışan olduğu, iki çalışanın da aynı taleplerle davalıya karşı husumetli olduğu anlaşıldığından kapsamda bulunan 16.09.2013 tarihli ... Belediye Başkanlığına hitaben yazılan dilekçe bakımından da, ilgili belgenin aslı temin edilerek davacıya ilgili belgenin altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı hususu ile belge içeriği sorulmak ve gerekirse belge altındaki imzanın davacıya ait mukayeseye elverişli diğer imzaları emsal alınarak bilirkişi tarafından incelenmek suretiyle bahse konu 27.000,00 TL'lik ödemenin yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır. Kapsamda bulunan kayıtlar ile diğer deliller bir bütün halinde değerlendirilmek suretiyle, davacının ilgili alacaklara hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Öte yandan kabule göre de, davacı tarafından dava dilekçesinde ilave tediye dışında kalan diğer talep konusu alacaklar bakımından bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı talep edilmiş olup, davacı tarafından ibraz edilen 19/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan ilave tediye dışındaki alacaklar bakımından yürütülmesi gereken faiz türü en yüksek mevduat faizi olmasına karşın davacının ıslah dilekçesindeki talebi yasal faiz olduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereği bu alacaklara ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından, ''ıslah tarihinden itibaren yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz'' uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön