22. Hukuk Dairesi 2017/14179 E. , 2018/15827 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/14179 E. , 2018/15827 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren işyerinde 25.03.2008-02.07.2010 tarihleri arası çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullandığından bahisle haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ilk uyuşmazlık ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/649 esas sayılı dava dosyasının eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği konusundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 165/1. maddesi uyarınca, bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine veya dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.
Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle; ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır:
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK.) 53.maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53. maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74.maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.).
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi bir engel oluşturmaz
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir
Dosya içeriğine göre, sevkiyat sorumlusu olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, davalı işveren tarafından 02.07.2010 tarihinde usulsüzlükler yaparak şirketi zarara uğrattığı gerekçesi ile İş Kanunu 25/2. maddesi gereğince haklı sebeple feshedildiği savunulmuştur. Feshe konu olay ile ilgili davacı ... bir kısım çalışanlar hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/649 esas sayılı dosyası ile hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmış ve yargılama sonucunda davacının beraatine karar verilmiştir. Dosya temyiz üzerine Yargıtaya gönderilmiş ve karar henüz kesinleşmemiştir. Bu durumda, Mahkemece ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/649 esas sayılı sayılı dosyası ile verilen beraat kararının kesinleşmesi beklenilmeli oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanma yöntemi diğer bir uyuşmazlık konusudur.
Fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının son ücrete göre hesaplanması doğru olmayıp, ait olduğu dönem ücretiyle hesaplanmaları gerekir. Dairemiz uygulaması da bu yöndedir. Bu durumda fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının hesabı için işçinin son ücretinin bilinmesi yeterli olmaz. İstek konusu dönemler açısından da ücret miktarlarının tespit edilmesi gerekir. İşçinin geçmiş dönemlere ait ücretinin belirlenememesi halinde, bilinen ücretin asgari ücrete oranı yapılarak buna göre tespiti gerekir.
Dosya içeriğine göre, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai ve genel tatil ücreti alacakları davacının fesih tarihinde brüt 1.787,96 TL ücret aldığı, fesihten önceki dönemlerde ise bu ücretin asgari ücrete oranı olduğu belirtilen 2,49 katsayısı üzerinden hesaplanarak kabul edilmiş ise de fesih tarihindeki asgari ücrete göre davacının, asgari ücretin 2,35 katı ücret aldığı anlaşılmış olup anılan alacakların, asgari ücretin 2,35 katı ücrete göre belirlenecek dönemsel ücretler üzerinden hesaplanması gerekirken, hatalı bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan mahkeme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.06.2018 gününde oy birliği ile karar verildi

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön