22. Hukuk Dairesi 2018/5617 E. , 2018/13761 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2018/5617 E. , 2018/13761 K.

'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı TPAO vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, her ne kadar davacı alt işveren şirket işçisi gibi gösterilmiş ise de gerçekte TPAO'nun işçisi olduğunu, emir ve talimatları TPAO personelinin verdiğini ve işçilerin sürekli ve kesintisiz olarak TPAO bünyesinde çalıştığını, davacının iş yerinde örgütlü olan Petrol İş Sendikasına üye olduğunu, sendika üyeliği için toplantılar düzenlediğini, işverenin de bunun üzerine davacının iş akdini feshettiğini, asıl fesih nedeninin davacının sendikal faaliyette bulunması olduğunu öne sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı TPAO vekili, davacıların tüm özlük haklarının, ücretlerinin ve işe alınıp işten çıkarılmalarının işverenleri olan müteahhite ait olduğunu, müvekkili kurumun bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacıyı asıl işveren olan müteahhit işten çıkardığı için müvekkilini sendikal tazminat bakımından sorumlu tutmanın mümkün olmadığını, iş bu davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını savunarak haksız ve yasal dayanaktan yoksun açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın sendikal nedenle toplu halde açılan işe iade davası olduğu,seri dosya davacılarının iş akitlerinin sendikaya üye olmaları üzerine feshedildiği, sendika üyesi olmayan davacı işçilerin ise sendika üyesi davacılar ile birlikte sendikaya üye olacakları düşüncesinden hareket edildiği kanaati ile iş akitlerinin sendika üyesi işçiler ile birlikte aynı tarihte toplu olarak feshedildiği, davalı TPAO da uzun yıllardır kadrolu olarak ve halen çalışan davacı tanıklarının davacının iddiasını teyit eder nitelikte davacıların sendikal nedenle işten çıkartıldığının, çıkarılmadaki asıl amacın ise işçilerin sendikalı sayılıp toplu iş sözleşmesinden faydalanmaları halinde kadrolu işçilerle aynı ücret ve haklara sahip olacaklarından davalı kurumun bu durumun önüne geçmek olduğunun beyan edildiği, kadrolu işçilerin sendikaya üyeliklerinde sorun çıkartılmadığı ancak sendikaya üye olan taşeron işçilere baskı yapıldığını belirttikleri, TPAOda çalışan sendika üyesi ve kadrolu işçi sayısının taşeron işçi sayısına göre daha fazla olduğu, bu oranın da taşeron işçilerin sendikal nedenle baskıya maruz kaldıklarını doğruladığı, davacı tanıklarınca teyit edilen hususlara ilaveten sendika üyesi olan davacı işçilerin sendika üyelik tarihi ile işten çıkış tarihi arasındaki çok kısa olan zaman dilimleri nazara alındığında da davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği sendikalı olan işçiler için İş Kanunu mucibince 12 aylık brüt tazminat tutarı, sendikalı olmayan işçiler için ise 4 aylık brüt tazminat tutarına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Mahkemenin sözü edilen kararı; Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi tarafından; ihale ile hizmeti yüklenen alt işverene davanın teşmili için davacıya süre verilmesi, bu şirkete dava ve dahili dava dilekçesi tebliğ edilerek, davaya karşı diyeceklerinin sorulması ve sunacağı delillerin toplanması; davalı ve alt işveren arasında muvazaa olup olmadığının araştırılması ve yetersiz araştırma ile iş akdinin sendikal nedenle feshedilmiş olduğu kabul edildiğinden bu hususta araştırma yapılması; ancak işe başlatmama tazminatı miktarının hüküm yerinde 4 ay olarak kabul edilmiş olması davacı tarafından temyiz konusu yapılmadığından bu hususta davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın korunması gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak son alt işveren şirkete dava teşmil edilmiş ve yapılan yargılama sonunda davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, gerçek işverenin TPAO olduğu ancak feshin sendikal nedene dayalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacının TPAO'ya ait işyerinde işe iadesine; işe iadenin mali sonuçlarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş; ne var ki işe başlatmama tazminatının miktarı davacının kıdemine göre 4 aydan fazla olarak belirlenmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı TPAO vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve bozmaya uygun araştırma yapılarak karar verilmesine göre, davalı TPAO'nun sair temyiz itirazları yerinde bulunmamıştır.
Taraflar arasında bozma ilamı öncesi işe başlatmama tazminatının miktarının 4 ay olarak belirlenmesinin davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı uyuşmazlık konusudur.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa'nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazıanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmakadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK'nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü-6.Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, bozma ilamı öncesinde işe başlatmama tazminatının miktarının davacının 4 aylık ücreti tutarında belirlenmesinin davacı tarafından temyiz edilmemiş olmasının davalı bakımından usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden bozma ilamı sonrasında hüküm kurulurken, kıdem süresi gözönünde tutularak işe başlatmama tazminatının miktarının 4 aydan daha fazla kabul edilmesi doğru bulunmamıştır.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, mahkeme kararının bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih, esas ve karar numarası belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davacının, davalılar yanındaki çalışmasının muvazaalı olduğunun TESPİTİ ile, davalı TPAO bünyesinde ilk çalışmasından itibaren TPAO işçisi olduğunun TESPİTİNE,
3-İşverenin yapmış olduğu feshin geçersizliğine, davacının davalılardan gerçek işveren TPAO'ya İŞE İADESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için davalı işveren TPAO'e süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,
5-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işveren TPAO tarafından süresi içerisinde işe başlatılmaması halinde davalılarca müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davalı taraf yararına oluşan usuli kazanılmış gözetilerek davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
6-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 31,40 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacının yargılama giderinin bulunmadığının tespitine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
10-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
11-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön