22. Hukuk Dairesi 2017/13110 E. , 2018/13007 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/13110 E. , 2018/13007 K.

'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ve feri müdahiller vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı belediyeden ihale alan firmalarda taşeron işçisi olarak 13.09.2005-06.02.2013 tarihleri arasında çalıştığını, ödenmeyen alacakları bulunduğunu öne sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık ücretli izin alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili; 5393 sayılı Belediye Yasası'nın 14 ncü maddesindeki hükme uygun olarak müvekkili belediyenin Bornova ilçesi kentsel temizlik ve katı atık işlerinin tamamını 4734 sayılı Kamu İhale Yasası gereğince ihale ettiğini ve davacının da bu ihale kapsamında işi alan firmaların işçisi olarak çalıştığını kendilerine husumete yöneltilemeyeceğini, esas yönünden de davanın reddi gerektiğini, ihbar olunan davalı Müflis ... Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. İflas İdaresi vekili; davacı ...'ın daha önce... İş Mahkemesinde 2009/827 Esas sayılı dosyada görülen 1.000,00 TL kıdem ve 500,00 TL ihbar tazminatı talepli dava açıp davalı müflis şirketten bu alacaklarını talep ettiğini, 18.10.2010 tarihinde yapılan duruşmada davanın kabulüne karar verildiğini, bu aşamadan sonra herhangi bir gelişme olmadığından kararın kesinleştiğinin düşünüldüğünü, huzurdaki davanın davacının da aynı kişi olduğundan, farklı uygulamalara yol açmaması bakımından işbu davanın da incelenip değerlendirilmesi gerektiğinden bildirilmesi zorunluğunun hasıl olduğunu, bununla birlikte ihbar olunan Müflis ... Gıda Tem. Turz. Güv. Hizm. İnş. Bilg. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/124 Esas sayılı kararı ile iflas ettiğini ve iflas tasfiye işlemlerinin Ankara İflas Müdürlüğünün 2009/17 numaralı dosyası ile devam etmekte olup ikinci alacaklılar toplantısının 18.03.2011 günü yapıldığını, tasfiye işlemleri ile ilgili olarak müflis şirket yetkilisinin sorguya çağrıldığını ve alınan yazıya rağmen bu güne kadar herhangi bir cevap verilmediğini, her ne kadar ikinci alacaklılar toplantısında davaların devamına karar verilmiş ise de, konu ile ilgili bilgi ve dokümanlar idarelerine ulaşmadığından savunma yapma imkanlarının bulunmadığını, sorgu gereği ifa edildiğinde savunmalarının ayrıca sunulacağını ; İhbar olunan davalılar .... Tem. Hizm. Nak. Tur. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti., ... End. Mak. Ek. Kim. Mad. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. ve ...Kat At. Rest. Akar. Serv. San. Ve Tic. A. Ş. vekili; davacının dava dilekçesinde 13.09.2005-06.02.2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı iddia edilmiş ise de çalışmanın aralıklı ve farklı şirketlerde geçtiğini, davacının tek bir gün bile ne ... Ltd. Şti. ne de Gintem A. Ş.nde çalışmadığını, bu nedenle davanın bu şirketlere ihbar edilmesinde hiçbir hukuki yarar bulunmadığını, ayrıca davacının bu şirketlerde bir yıllık çalışma koşulu gerçekleşmediğinden talep edebileceği herhangi bir tazminat veya ücret alacağının bulunmadığını savunarak ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının 13.09.2005-06.02.2013 tarihleri arasındaki uyuşmazlık dönemi içinde davalı ... Başkanlığına ait işyerinde temizlik işçisi olarak 13.09.2005-03.08.2009 tarihleri arasında ihbar olunan davalı Müflis .... Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti., 04.08.200913.08.2009 tarihleri arasında ihbar olunan davalı ....Et ve Et Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti., 14.08.2009-16.02.2010 tarihleri arasında ihbar olunan davalı ...Tem. Hizm. Nak. Tur. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti., 17.02.2010-31.12.2011 tarihleri arasında ihbar olunan davalı ... End. Mak. Ek. Kim. Mad. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. - ...Tem. Hizm. Nak. Tur. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. İş Ortaklığı, 01.01.2012-30.06.2012 tarihleri arasında ihbar olunan davalı ... Kat At. Rest. Akar. Serv. San. ve Tic. A. Ş. - ...Tem. Hizm. Nak. Tur. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. İş Ortaklığı ve 01.07.2012-06.02.2013 tarihleri arasında ihbar olunan davalı ...Tem. Hizm. Nak. Tur. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. - ... End. Mak. Ek. Kim. Mad. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı nezdinde çalıştığı davacının temizlik elemanı olarak çalışmasını ve hizmetini 13.09.2005 tarihinden itibaren bu işyerine verdiği (hasrettiği), davalı ... Başkanlığının İş Yasası'nın 2/6 ncı maddesindeki hükme göre asıl işveren, ihale yolu ile temizlik hizmetleri işini alan diğer ihbar olunan davalı şirketlerin de alt işveren oldukları kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı ... ve feri müdahiller ... End. Mak. Ek. Kimy. Mad. Çev. Tem. Tes. Öd. Nak. Ve Ser. Tic. Ltd. Şti.; ...Tem. Hizm Nak. Turz. İnş. Taah. Tic. Ve San. Ltd. Şti., Gintem Katı Atık Yönetimi Loj. Kargo Nak. Arç. Kir. Kurt. Hiz. Rest. Kon. Ve Akar. Serv. San. Ve Tic. A.Ş. (yeni ünvan: ... HOLDİNG AŞ) vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere, davalı ... ve feri müdahillerin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
Aynı ispat kuralları ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, 2005/Eylül-2007/Kasım dönemine ilişkin bordrolarda tahakkuk bulunmasına karşın bordroların imzasız olması ve ödemeye dair belge sunulmaması nedeniyle bu dönem için de fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ne var ki; yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Buna göre, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin 2005/Eylül-2007/Kasım dönemine ilişkin imzasız bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücretini alıp almadığı konusunda beyanına başvurularak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin kabul şekline göre dava dilekçesinde talep edilen fazla çalışma ücreti alacağı 2.500 TL olup davacı yanca miktar yönünden dava ıslah da edilmediğine göre; talep ile bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken 2.651,73 TL fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmış olması hatalıdır.
Ayrıca, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı için mahkemece talep nedeniyle yasal faize hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; bu alacaklara yürütülmesi gereken faiz yürü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi olduğundan; yürütülmesi gereken faiz türü '' bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz '' olmalıdır.
Mahkeme bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında temyiz aşamasında sunulan yıllık ücretli izin belgelerinin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun'un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 Tarih, 2014/22-735 Esas,2016/166 Karar)
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili davacının çalıştığı sürece hak kazandığı yıllık ücretli izinlerini kullanmadığını, ayrıca ücretlerinin de ödenmediğini iddia etmekte, buna karşılık davalı asıl işveren vekili cevap dilekçesi ekinde sundukları 2007/3, 2008/5, 2011/9 ve 10 ncu aylarına ait puantaj ve bordrolardan da görüleceği üzere sırasıyla 14, 14 ve 20 gün olmak üzere toplam 48 günlük ücretli izin kullandığını savunmaktadır.
Davacı davalıya ait işyerinde 2006, 2007, 2008. 2009 ve 2010 yıllarında 14'er, 2011 ve 2012 yıllarında 20'şer gün üzerinden toplam 110 gün ücretli izne hak kazanmaktadır.
Davacının hak kazandığı yıllık ücretli izinlerini kullandığına ilişkin 2011/Eylül ve Ekim ayı puantaj ve ücret bordrolarında davacının Eylül ayında 16 ve Ekim ayında 4 gün olmak üzere toplam 20 gün ücretli izin kullanıp 20 günlük izin ücreti tahakkuk ettirildiğine ilişkin bilgi bulunmaktadır. Bu gerekçe ile 20 gün yıllık izin süresi mahsup edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar davalı asıl işveren vekili cevap dilekçesinde davacının 2007/Mart ve 2008/Mayıs ayında 14'er gün üzerinden de izin kullandığına ilişkin bordro ve puantaj sunduklarını belirtmiş ise de dilekçe ekinde ya da başka bir dilekçe ekinde söz konusu belgelerin sunulmadığı gerekçesiyle 2007 Mart ve 2008 Mayıs ayı yıllık izin süreleri mahsup edilmeden karar verilmiştir.
Davalı ... temyiz dilekçesinde, bu ayların puantaj kaydını, ücret bordrosunu ve sunmuş olup sunulan belgelerden 2007 Mart ayında 14 gün, 2008 Mayıs ayında 14 gün olmak üzere 28 günlük mahsubu gereken yıllık izin süresi daha olduğu anlaşılmaktadır. Sözü edilen belgeler ilk kez temyiz aşamasında sunulmuş ise de ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmelidir. Ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereklidir. Bu sebeple davalı tarafa, ibraz ettiği belgelerin asıllarını sunması için süre verildikten sonra davacı işçiden, davalının savunmasına ve sunulan belgelere karşı diyecekleri sorulmalı, sonucuna göre bu sürelerin yıllık izin alacağından mahsubu gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir.
4- İhbar olunan Müflis Öz Erbil....Ltd Şti İflas İdaresi, davacının .... İş Mahkemesi'nde 2009/827 esas ile kıdem ve ihbar tazminatı talepli dava açtığını bu davanın 18.10.2010 tarihinde kabulüne karar verildiğini beyan etmiş olup iş bu dava dosyasında da feshe bağlı alacakların talep edilmiş olduğu dikkate alındığında, bu davanın akıbeti araştırılmadan sonuca gidilmesi de hatalı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde davacıya iadesine, 24.05.2018 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

Medeni usul hukukuna hakim ilkelerden birisi de taraflarca hazırlama ilkesidir. Buna göre dava malzemeleri taraflarca mahkemeye getirilmelidir. Taraflarca ileri sürülmemiş vakıalar hakim tarafından kendiliğinden araştırılamayacağı gibi, taraflarca dava dosyasına intikal ettirilmeyen delillerin mahkemece re'sen dikkate alınması ve hükme dayanak yapılması da mümkün değildir. Hakim, dava dosyasına usulüne uygun girmiş olan dava malzemesiyle sınırlı inceleme yapmakla yükümlüdür. Dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğu taraflara aittir. Taraflar talep sonucunu dayandırdıkları vakıaları ispata yarayan delilleri göstermemişler ve süresinde sunmamışlarsa dava veya savunmalarını ispatlayamadıkları için davanın aleyhlerine sonuçlanması söz konusu olacaktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119 ve 129.maddelerine göre delillerin tarafların dilekçeleri ile mahkemeye sunulması zorunludur. 6100 sayılı Kanunun 140/5.maddesine göre dilekçede belirtilmiş olup da, ellerinde bulunan ya da getirtilmesi gereken belgeleri mahkemeye sunmamışlarsa hâkim, ön inceleme duruşmasında her iki tarafa da bu eksikliğin tamamlanması için iki haftalık kesin süre verir. Verilen kesin süre içinde belgenin ibraz edilmemesi halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.
6100 sayılı Kanunun 145.maddesine göre taraflar kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
Davalı taraf ilk derece yargılaması sırasında süresi içinde yıllık ücretli izin belgelerini sunmadığı gibi, HMK.m.145 hükmünün sağladığı imkandan da yararlanmamıştır.
İlk derece yargılaması sırasında elindeki belgeleri dosyaya sunmayan tarafa temyiz aşamasında belge sunmasına imkan vermek, yargılama faaliyetini ciddiye almayanı veya yargılamayı uzatma amacını taşıyan kötüniyetli kişileri ödüllendirmek olur.
Temyiz aşamasında sunulan belgelerin dikkate alınmaması halinde alacağını tahsil ettiği halde dava açan kişinin himaye edilmiş olacağı şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Çünkü, alacaklı olmadığı halde dava açan kişi, gizli, hileli veya gayrı meşru bir yöntemle değil, hukuki dinlenilme hakkının geçerli olduğu bir yargılama sistemi içerisinde talepte bulunmaktadır. Ayrıca, hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan tarafla ilgili yapılacak işlem 6100 sayılı Kanunun 329.maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre haksız dava açan taraf, yargılama giderinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkum edilebilir. Bu hallere vekil sebebiyet vermişse disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır. Somut olayda davalı taraf belgelerini süresi içinde sunarak sözü edilen hükmün uygulanmasını sağlayabilirdi.
Alacaklı olmadığı halde dava açan kişinin dava hakkının olmadığı, bunun dava şartı olduğu şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Bir kimsenin alacaklı veya borçlu olması taraf sıfatı ile ilgilidir. Taraf sıfatı ise dava şartı değildir(PEKCANITEZ, Hakan / ÖZEKES, Muhammet / AKKAN,Mine / TAŞ KORKMAZ, Hülya; Medeni Usûl Hukuku, Cilt I, 15.Bası, İstanbul, s.612). Taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla bir kimsenin alacaklı veya borçlu olup olmadığı mahkeme tarafından re'sen araştırılacak bir husus değildir.
Bu konuda ayrıca belirtmek gerekir ki, usul kanunlarımızda itiraz niteliğindeki belgelerin yargılamanın her aşamasında sunulabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İtiraz niteliğindeki belgelerin usulüne uygun şekilde dosyaya ibraz edilmesi halinde mahkemece re'sen göz önünde bulundurulması gerekir. Başka bir anlatımla, usulüne uygun şekilde dosyaya sunulmuş bir ödeme belgesi sonradan tarafların gözünden kaçsa bile mahkemenin bu belgeyi re'sen dikkate alması gerekir.
Somut olayda, ilk derece yargılaması yaklaşık 1.5 yıl sürmüş olup, davalı taraf süresi içinde elindeki belgeleri sunmadığı gibi, tahkikatın devamı sırasında da ibraz etmemiştir. Mahkemenin usul ve yasaya aykırı bir işlemi bulunmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 2. maddesi uyarınca inceleme konusu dosya bakımından uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 437. maddesinde bozma nedenleri sayılmış olup, temyiz aşamasında sunulan delilin bozma nedeni yapılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Anılan hükme göre temyiz olunan kararın tamamen veya kısmen bozulması için; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin iddiasını ispat için dayandığı delillerin kanun bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası ve eksiklilerinin bulunması gerekir. Temyiz incelemesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen vakıa ve delillerin, hatta mahkemenin karar vermesinden sonra yaşanan vakıaların ileri sürülmesi mümkün değildir. Yeni vakıaların ileri sürülmesi ve bunların incelenmesi, karşı tarafın rızasına da tabi değildir. Çünkü temyiz incelemesinde tahkikat yapılamaz.
Yukarıda açıklanan sebeplerle davalının temyiz itirazının yıllık ücretli izin alacağı yönünden reddi gerekmekte olup, sayın Çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne bu yönüyle katılamıyorum. 24.5.2018


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön