22. Hukuk Dairesi 2015/27705 E. , 2018/6417 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2015/27705 E. , 2018/6417 K.

'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin il özel idaresine bağlı petrol istasyonunda çalışmakta iken tüm özlük hakları ile birlikte davalı şirkete devredildiğini, davalı şirketin özel idare bünyesinde çalıştırıldığını, işyerinden 30.05.2013 tarihinde emekli olduğunu, kıdem tazminatının ödendiğini ancak kullanılmayan yıllık izin ücret alacakları ile ödenmesi gereken ilave tediye alacaklarının ödenmediğini iddia ederek yıllık izin ücreti ve ilave tediye ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... İdare vekili, davacının müdürlükçe işletilmekte olan petrol istasyonunda çalışmaya başladığını, 1998 yılında petrol istasyonun şirketleşmesi, ... AŞ olması sebebiyle şirket sözleşmesinin 11. maddesinin 3. fıkrası gereğince tüm özlük hakları ile ortağı olduğu şirkete devrolunduğunu bu nedenle kurumla hiç ilişki kalmayan davacının hiçbir alacağı bulunmadığını, husumet itirazında bulunduklarını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
... vekili, davacının petrol istasyonunda 1988 yılından itibaren çalışmaya başladığını, daha sonra 1998 yılında istasyonun il özel idaresi bünyesinden ayrılarak ... AŞ ye dönüşmesi neticesinde davacının bütün hak ve sorumlulukları ile birlikte şirket bünyesinde çalışmaya devam ettiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalıların alacaklardan müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesi ile davalıların müşterek ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Kanun'un 120. maddesi hükmüne göre, mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, iş yerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi iş yeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, iş yeri devri olarak kabul edilmelidir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda iş yeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İş yeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut olayda, davacı ilk olarak 18.01.1988 tarihinde pompa işçisi ünvanı ile Köy Hizmetleri Müdürlüğüne bağlı Özel İdare Müdürlüğü Petrol Ofis Bayinde çalışmaya başlamış, 14.08.1998 tarihinde iş yeri devri nedeni ile buradan çıkış yapılarak 15.08.1998 de ... Nev Özel İdaresi Petrol Ürün Tur Aş de işe girişi yapılmıştır. Davalı şirket 24.06.1998 de kurulmuş olup şirket sermayesinin 500 hissesinden 400 hissesin davalı ... idareye ait olması devir olgusunu değiştirmeyeceği gibi davalı ... idareyi de davacının işvereni konumuna getirmeyecektir. Davalılar arasında devir ilişkisi olduğundan yıllık izin ücretinden son işveren şirket sorumlu olup davalı ... idaresinin sorumluluğu bulunmamaktadır. İlave tediye alacağı yönünden ise davacının 2003 yılında sendikaya üye olduğu ve zamanaşımı defi nedeni ile de 2009 yılı ve sonrası için hesaplama yapıldığı görüldüğünden devir tarihi itibari ile 2 yıl sorumluluğu bulunan İl Özel idarenin ilave tediye alacağından da sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davaya konu talepler yönünden tüm sorumluluk davalı şirkete ait olup davalı ... İdare yönünden davanın reddi gerekmektedir.
3- Somut olayda, davacı ilave tediye alacaklarının hiç ödenmediğini iddia etmektedir. Davalılar tarafından 1997 yılından itibaren dosyaya ücret bordroları sunulmuş olup, bordroların bir kısmının imzalı bir kısmının ise imzasız olduğu görülmüştür. Bordrolar dışında dosya içerisinde ödeme belgesi veya banka kaydına rastlanmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bordrolara göre yapılan tahakkuklar gözetilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak bir kısım bordroların imzasız olduğu görüldüğünden mahkemece ilave tediye, ikramiye ödemeleri yönünden banka kaydı, ödeme belgesi var mı araştırılarak ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılarak imzasız olan bordrolar yönünden ödeme yapılıp yapılmadığı hususu tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 12.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön