22. Hukuk Dairesi 2015/25512 E. , 2018/4244 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2015/25512 E. , 2018/4244 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı banka vekili, iş müfettişi tarafından düzenlenen 30.10.2013 tarihli tutanağın işçi alacaklarına ilişkin kısmının hukuki dayanağının bulunmadığını, tutanakta fazla mesai ücreti konusunda birey bazında değerlendirme yapılmadığını, yapılan hesaplamaların genellemelere dayandığını belirterek , tutanağın bağlayıcılığı bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili, bankacılık sektöründe çalışanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi programlı teftiş kapsamında yürütülen sürecin devam ettiğini, teftiş kapsamında tespit edilen noksanlık ve aykırılıkların işverenliğe verilen süre içerisinde giderilmesi için bildirildiğini, 30.10.2013 tarihli tutanağın İş Kanunu 92. madde anlamında bir tutanak olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının tutanaktaki tespitlere itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğu, tutanakta işçi alacaklarına ilişkin tespitlerin eksik incelemeye dayalı ve varsayımsal olması nedeni ile hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 91. maddesinin 2. fıkrasında, “30/01/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüklerince incelenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yine 4857 sayılı Kanun'un 92. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi ispatlanıncaya kadar geçerlidir. iş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmü yer almıştır.
Dosya içeriğine göre; davanın; Teftiş Kurulu Başkanlığının, bankacılık sektöründe çalışanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi programlı teftişinde düzenlenen; 2010 yılından itibaren toplam 471.197 saat fazla mesai yapıldığı, her yıl için çalışanlardan fazla çalışma onayı alınmadığı , iş sözleşmesinin veya çalışma şartlarını gösteren belgenin bir örneğinin çalışanlara verilmediği, hafta tatili kabul edilen günlerde verilen eğitimlerin karşılığında izin kullandırılmadığı gibi tespitler içeren, 30.10.2013 tarihli tutanağa itiraz niteliği taşığı anlaşılmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporunun işçi alacaklarına ilişkin kısmına karşı taraflarca dava açılabilecektir. İş müfettişi raporunun işçi alacaklarına ilişkin kısmı ise bireysel başvurulara karşı iş müfettişinin yaptığı tespitlere ilişkindir. Oysa somut olayda bankacılık sektöründe çalışanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi programlı teftiş kapsamında düzenlenen tutanağın genel nitelik arz ettiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere; iş müfettişlerinin yaptığı bu genel tespitler, 4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “işçi alacağı” kapsamında değerlendirilemez. Diğer taraftan sözkonusu tespitlerin ve tutanağın eki ile sonucunun ileride açılması muhtemel alacak davalarında değerlendirilmesi gerektiği de göz ardı edilmemelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; kanuni dayanağı olmayan davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 21.02.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön