22. Hukuk Dairesi 2017/11134 E. , 2018/4201 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/11134 E. , 2018/4201 K.

'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT ...
AVUKAT ...
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
Aynı ispat kuralları ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraf tanıklarının anlatımından hareketle davacının işe girdiği 01.11.1998 tarihinden iş akdinin son bulduğu 05.11.2013 tarihine kadar haftada 4.5 saat fazla çalışma yaptığı ve dini bayramların son günü, resmi tatil ve milli bayram günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Dosya içerisindeki beyanlardan; davalı işyerinde davacı tanıklarının 2011-2013 yılları arasında; davalı tanıklarının ise 2005-2013 yılları arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tanıklık edebilecekleri dönem, kendi çalışma süreleri ile sınırlı olup işyerinde çalışmaya başlamalarından önceki döneme ait çalışma düzenini bilebilmeleri mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle; tanıkların davalı işyerinde çalışma sürelerini gösterir kayıtlar getirilerek, en eski tarihte işe giriş yapan tanığın işe giriş tarihi net olatak belirlenmeli ve bu tarih ile davacının fesih tarihi arasındaki sürede fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının ispatlandığı kabul edilerek fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeden hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13.00’da başlanan üçbuçuk günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13.00’de başlayan dörtbuçuk günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü 28 Ekim saat 13.00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden birbuçuk gündür. 2429 sayılı Yasanın, 5892 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi uyarınca da, 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Davacı, dava dilekçesinde milli bayram günlerinde çalıştığını iddia etmiş olmasına karşın talep aşılmak suretiyle davacının dini bayramların son günü ve diğer resmi tatil günlerinde de çalıştığının kabulü ile hesaplama yapılması hatalı olup davacının talebi nedeniyle sadece ulusal bayram gününde çalıştığı kabul edilerek alacak hesabı yapılmalıdır.
Mahkemece, bu husus gözetilmeden karar verilmesi de hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde davalıya iadesine, 21.2.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.



Ş.K.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön