22. Hukuk Dairesi 2017/25939 E. , 2019/22890 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde radyoloji teknikeri olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından davalı şirketin mobing niteliğindeki hukuka aykırı davranışları ve çalışma koşullarına aykırı davranışları nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini, haftalık çalışma süresi 35 saat olmasına rağmen, davacının 45-50 saat çalıştırıldığını, milli bayramların tamamında çalıştığını ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından feshinin haklı bir sebebe dayanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında kıdem tazminatına esas ücretin belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin son brüt ücretidir. Bu ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan prim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir. Diğer taraftan kıdem tazminatına esas ücrete, asgari geçim indirimi ve fazla çalışma ücreti eklenerek hesaplama yapılması hatalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının brüt ücretine, tanık anlatımı doğrultusunda belirlenen yemek yardımı ile bordroda “sair ödeme” olarak görünen 223,09 TL ilave edilmek suretiyle kıdem tazminatı hesabına esas ücret belirlenmiştir. Davalı taraf, bordroda görünen “sair ödeme” miktarlarının fazla çalışma ücretinin karşılığı olduğunu savunmuş, mahkemece bu ek ödemenin mahiyeti araştırılmadan sonuca gidilmiştir. Dosya kapsamındaki bordrolarda ayrı bir fazla çalışma sütunu bulunmakta olup, bazı aylarda hem sair ödeme hem fazla çalışma sütununda miktar bulunduğu, bazı aylarda ise sadece bu sütunlardan birisinin miktar içerdiği görülmektedir. Fazla çalışma ücretinin, kıdem tazminatına esas ücrete eklenemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca, bordroda sair ödeme olarak görünen ödeme miktarının fazla çalışma ücretini yahut işçiye yapılan (yemek, yol vb gibi) bir diğer sosyal yardımı karşılayıp karşılamadığı yönünden gerekli araştırma inceleme yapılarak, bu ödemenin kıdem tazminatına esas ücrete ilave edilip edilemeyeceği belirlenmeli, oluşacak sonuca göre hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davanın kısmi dava olup olmadığı ve kısmi ıslah işleminin süresinde yapılıp yapılmadığı uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 181. maddesinde “Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü bulunmaktadır. Somut olayda, mahkemece 12/04/2016 tarihli celsede davacıya ıslah dilekçesini sunması için iki hafta kesin süre verilmesine rağmen davacı gerek bir haftalık yasal sürede gerekse mahkemece verilen sürede ıslah dilekçesini sunmamıştır. Davacı vekili, bu defa 12/05/2016 tarihli celsede artırım dilekçesi sunmak üzere süre talep edip, 13/05/2016 tarihinde kısmi davasını ıslah ettiğine dair ıslah dilekçesi sunmuş ve ıslah harcı yatırmıştır. Davanın kısmi dava olarak açıldığı, gerekçe dava dilekçesi gerekse kısmi ıslaha ilişkin dilekçeden açıkça anlaşılmakta olup, bu halde ıslah işleminin HMK’nın 181. maddesinde öngörülen süre içinde yapılmadığı açıktır. Mahkemece, kısmi davaya ilişkin kısmi ıslah dilekçesinin süresinde verilmediği dikkate alınarak, ıslah hiç yapılmamış gibi hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10/12/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/25939 E. , 2019/22890 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 61 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat