22. Hukuk Dairesi 2019/6725 E. , 2019/20910 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2019/6725 E. , 2019/20910 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: SENDİKA KANUNLARINDAN KAYNAKLANAN

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili sendikanın haberleşme/iletişim işkolunda faaliyet gösteren davalı şirketin sahibi ve iştiraki bulunan ... ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. işyerinde 2006 yılından itibaren örgütlendiklerini, ... A.Ş. ile ... Telekomünikasyon A.Ş. arasında asıl işveren - alt işveren ilişkinin 05/07/2012 tarihine kadar muvazaalı olduğu ve ... A.Ş. işçilerinin davalı ... Telekomünikasyon A.Ş.' nin işçileri olduğunu, bu nedenle sendika üyesi işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğinin kesinleştiğini, buna rağmen şirketin sendika üyelik aidatını işçilerden keserek sendikaya göndermediğini, aylık aidat miktarının sendika ana tüzüğüne göre bir üyenin bir günlük çıplak ücretinin %80'i olduğunu ve her işçinin asıl ücretinin yargı kararı ile sabit olduğunu ileri sürerek 19/02/2008-05/07/2012 tarihleri arasında üyelikleri davalıya bildirilen ... Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. çalışanı sendika üyelerine ilişkin olmak üzere 250.000,00 TL sendika aidat alacağının her aya ilişkin sendika aidatına ayrı ayrı işleyecek bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Mahkeme kararına karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Dava, maddi olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 61. maddesi kapsamında, sendika üyelik ve dayanışma aidat alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.Mülga 2821 sayılı Kanun'un 61. maddesinin birinci fıkrasına göre “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise “Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.” Belirtilen kanuni düzenlemelere göre, bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir. Aksi halde işverenin yükümlülüğünden söz edilemez(Narmanlıoğlu, Ünal: İş Hukuku Toplu İş İlişkileri, İstanbul, Mayıs 2013, s.207).Hukukumuzda, sendika aidat alacaklarının tahsili yöntemi bakımından kaynakta kesinti olarak ifade edilebilecek “check off” sistemi benimsenmiştir. Buna göre, üyelik ve dayanışma aidatları işveren tarafından işçi ücretlerinden kesilerek belirli bir süre içinde sendikaya devredilmektedir(Narmanlıoğlu, s.206; Esener, Turhan/Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz: Sendika Hukuku, İstanbul, 2014, s.161).Belirtmek gerekir ki, mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 61. maddesinin ilk halinde, kaynakta kesme yönteminden sadece toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikalar faydalanabilmekte iken, 02.06.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3449 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik neticesinde, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının da ... usulünden faydalanabilmesi temin edilmiştir. Ancak 2821 sayılı Kanun'a göre de, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse, bu haktan sadece yetki belgesi alan sendikalar yararlanmaktadır(Sur, Melda: İş Hukuku Toplu İlişkiler, Ankara 2006 s. 118).Bu genel açıklamalar ışığında davalının temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi sonrasında temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizin 15/11/2018 tarihli ilâmı ile de bozma kararı verilmiştir. Dairemiz bozma ilâmında;“Somut uyuşmazlıkta, bilirkişi ek raporu doğrultusunda ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bilirkişi asıl ve ek raporunda, somut işçi isimleri ve hangi işçiden ne miktarda aidat kesintisi yapılması gerektiği açık ve denetime elverişli şekilde belirtilmediğinden, raporlar hükme esas alınabilecek nitelikte değildir.Diğer taraftan bilirkişi raporlarına göre 2012 yılının Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında 6 işçiden yapılması gereken aidat kesintisi miktarı bireysel olarak 5.083,41 TL, 6 işçinin toplamı ise ilgili satırda 30.500,48 TL olarak hesaplanmıştır. Bir işçinin günlük çıplak ücretinin % 80’inin 5.083,41 TL olması hayatın olağan akışına aykırı ise de, rapor denetime elverişli olmadığından, bu hususun mahkemece araştırılması gerekmektedir.Bu noktada ifade etmek gerekir ki, bilirkişi raporunun gerek denetime elverişsiz ve yetersiz olması, gerekse aynı bilirkişinin düzenlemiş olduğu ilk raporda toplama işlemini dahi hatalı gerçekleştirmiş olması hususları gözetildiğinde, mevcut bilirkişinin bu görevini icra etmekte gereken ehliyete sahip olmadığı sonucunu ortaya çıkarmaktadır.Açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, mahkemece uyuşmazlık konusunda uzman yeni bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir”hususları belirtilmiştir.Hâl böyle olmakla birlikte, bozma ilâmına uyan mahkemece alınan yeni bilirkişi raporu doğrultusunda davanın yeniden kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bozma kararının gereğinin yerine getirilmediği görülmektedir.Bozma ilâmında açık bir şekilde, hükme esas alınacak bilirkişi raporunda somut işçi isimlerinin ve hangi işçiden ne miktarda aidat kesintisi yapılması gerektiğinin açık ve denetime elverişli şekilde belirtilmesi gerektiği ifade edildiği halde, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporu da bu nitelikleri haiz olmadığından hükme esas alınamaz.Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda, sadece bozma ilâmında işaret edilen maddi hata giderilmiş, bunun haricinde bozmadan önceki bilirkişi raporunun tamamen aynısı tanzim edilmiştir. Bu itibarla, mahkemece birinci bozma kararından sonra rapor tanzim eden bilirkişiye dosya yeniden tevdi edilerek, somut işçi isimleri ve hangi işçiden ne miktarda aidat kesintisi yapılması gerektiği açık ve denetime elverişli şekilde ortaya konulduktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön