22. Hukuk Dairesi 2016/20682 E. , 2019/18611 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2016/20682 E. , 2019/18611 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde plasiyer olarak 13/02/2012-02/05/2014 tarihleri arasında çalıştığını, son aylık ücretinin prim ile birlikte 1.500,00 TL olduğunu, davacıya ayda 275,00 TL tutarında Sodekso yardımı, ayda ortalama en az 3 küçük altın ve belli miktarda ürün satışı halinde ikramiye olarak küçük altın verildiğini, dini ve milli bayramlarda 60,00-70,00 TL civarında bayram kolisi verildiğini, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, yıllık izin kullanmadığını, işyerinde fazla çalışma yaptığını, dini ve milli bayramlarda çalıştığını, bu çalışmalara ilişkin ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı, ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının son net ücretinin 1.253,24 TL olduğunu, tüm alacaklarının bordro ile banka hesabına ödendiğini, herhangi bir fazla çalışmasının bulunmadığını, iş sözleşmesinin 7. maddesinde fazla çalışma ücretinin asıl ücrete dahil olduğunun kararlaştırıldığını, ayrıca çalışma saatlerini kendisi belirleyen davacının fazla çalışma ücreti talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının kıdem ve ihbar tazminatına esas ücretinin belirlenmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı son aylık ücretinin prim ile birlikte 1.500,00 TL olduğunu, ayrıca ayda 275,00 TL tutarında Sodekso yardımı, ayda ortalama en az 3 küçük altın ve belli miktarda ürün satışı halinde ikramiye olarak küçük altın verildiğini, dini ve milli bayramlarda 60,00-70,00 TL civarında bayram kolisi verildiğini ifade etmiş olup, ücrete ilaveten yapılan yardımları detaylı olarak açıklamıştır. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek raporda belirlenen ücret doğrultusunda hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının 2.007,40 TL olarak belirlenen ücretine 250,00 TL yemek ve 104,00 TL yol yardımı eklenerek kıdem ve ihbar tazminatına esas ücret miktarı belirlenmiştir. Ancak davacının dava dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği ücrete ek ödemeler veya yardımlar arasında yol yardımı bulunmamaktadır. Ayrıca davacı tanıkları plasiyer olarak çalışan davacının şirkete ait araç ile evine gidip geldiğini ifade etmiş ise de, bunun İş Kanununun 32. maddesi bağlamında “sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaat” olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca kıdem ve ihbar tazminatına esas ücrete yol yardımı adı altında 104,00 TL ilave edilmesi yerinde olmayıp, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretinin asıl ücrete dahil olup olmadığı ve buna göre davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Somut olayda taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 7/ c maddesinde, işçinin kararlaştırılan ücretine 270 saate kadar yapılacak fazla çalışma ücretlerinin dahil olduğu öngörülmüştür. Sözleşmenin “ücret ve primler” başlıklı 9. maddesinde işçinin ücretinin brüt 1.116,37 TL olduğu kararlaştırılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yıllık 270 saate kadar fazla çalışma ücretinin, ücret içerisinde yer aldığı kabul edilmiş ise de, fesih tarihi olan 2014 yılında asgari ücretin 1.134,00 TL olduğu, bordro ücretinin ise 1.253,24 TL olduğu, bu ücretin asgari ücretin %10 fazlasına tekabül ettiği, davacının ise vasıflı personel olup asgari ücret ile çalıştığının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle iş sözleşmesindeki hükme itibar edilmemiştir.
Ancak, davacının iş sözleşmesinin düzenlendiği tarihteki ücreti brüt 1.116,37 TL iken, aynı dönemdeki brüt asgari ücret tutarı 940,00 TL dir. Aynı şekilde, davacının sözleşmenin sona erdiği tarihteki brüt ücreti 1.253,24 TL iken, fesih tarihindeki asgari ücret tutarı brüt 1.134,00 TL’dir. Fazla çalışma ücretinin asıl ücrete dahil olup olmadığına ilişkin sözleşme hükümlerine sınırlı olarak değer verilebilir ise de, sözleşme hükmünün geçerli olup olmadığına ilişkin denetimin varsayıma dayalı olarak yapılması mümkün değildir. Bu bakımdan bilirkişinin, “davacının fesih tarihindeki bordro ücretinin asgari ücretin %10 fazlasına tekabül ettiği, davacının ise vasıflı personel olup asgari ücret ile çalıştığının kabul edilemeyeceği” yönündeki gerekçesiyle yerinde değildir. Fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğuna dair sözleşme hükümlerine, yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışmaların karşılığı olan ücret ile sınırlı olarak değer verilebilir. Bu halde mahkemece yapılması gereken iş, davacıya ödenen ücretin yıllık 270 saat (aylık 22,5 saat) karşılığı fazla çalışma ücretini karşılayıp karşılamadığı noktasında bir değerlendirme yapılarak, sonucuna göre söz konusu sözleşme hükmüne değer verilip verilemeyeceğini belirlemektir. Şüphesiz bu değerlendirmede, işçinin aylık 22,5 saat karşılığı fazla çalışma ücretinin mahsubundan sonra kalan temel ücretinin asgari ücretten daha düşük olamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Dosya kapsamına göre, davacı her ne kadar net ücretinin prim dahil 1.500,00 TL olduğunu ileri sürmüş ise de, tarafların davacının ücret bordrosunda bulunan brüt ücretine yönelik bir itirazı olmamıştır. Bu bakımdan açıklanan yöntem izlenerek söz konusu sözleşme hükmünün geçerli olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, vasıflı işçi olan davacının asgari ücret karşılığı çalışamayacağı gerekçesiyle sözleşme hükmüne itibar edilmemesi hatalıdır.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön