22. Hukuk Dairesi 2017/24012 E. , 2019/16895 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/24012 E. , 2019/16895 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıların Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket tarafından davaya karşı cevap verilmemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı Bakanlık tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Bakanlığın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı def’i konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu 'eksik bir borç' haline dönüştürür ve 'alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7'nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447'inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def'i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def'i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut olayda dosya içeriğinden; 23.11.2015 tarihli celsede, Mahkemece ıslah dilekçesinin bir suretinin davalı Bakanlık vekiline verilerek ıslah dilekçesine yönelik beyanlarını sunması için 5 gün süre verilmesine karar verildiği, davalı Bakanlık vekilince de 24.11.2015 e-imza tarihli ıslah talebine karşı beyan dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu görülmektedir. Ancak buna rağmen, mahkemece davalı Bakanlığın ıslaha karşı zamanaşımı def’i dikkate alınmadan hüküm verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
3-Taraflar arasında davacının almış olduğu ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacı taraf dava dilekçesinde en son aldığı net maaşın 900,00 TL olduğunu iddia etmiştir. Davalı Bakanlık bilirkişi ek raporuna itirazlarında, kabul anlamına gelmemek kaydıyla asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirtmiştir. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda davacının ücreti asgari ücret esas alınmakla birlikte hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda ise davacının talebi gibi net 900,00 TL esas alınmıştır. Yargılama esnasında dinlenilen davacı tanıklarından ... davacının asgari ücret aldığı beyanında bulunurken diğer davacı tanığı Selma Karabıyık ise davacının asgari ücretin biraz üzerinde maaş aldığı beyanında bulunmuştur. Mahkemece yapılan emsal araştırmasında da ücret konusunda farklı bilgilerin verildiği görülmektedir. Dosya kapsamına göre, davacının ücretinin net 900,00 TL olduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle, dosya kapsamına daha uygun düşeceğinden ücretin asgari ücret olduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, 19.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön