22. Hukuk Dairesi 2017/22716 E. , 2019/16105 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/22716 E. , 2019/16105 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesine haklı bir neden olmaksızın son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalılardan müştereken ve mütesesilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Bakanlığı vekili, davacının kendi işçisi olmadığını bu nedenle işçilik alacaklarından sorumlu olmadığını, Davalı İç İşleri Bakanlığı vekili, davacının Mülga ... İl Özel İdaresinde 2010, 2011, 2012 2013 ve 2014 yıllarında; ... Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nda ise 31/03/2014 -31/12/2014 tarihlerini kapsayan sözleşme döneminde hizmet alımı yolu ile çalıştığını ve 24/11/2014 tarihinde sözleşme süresi dolmadan işten ayrıldığını savunarak ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı işyerinde 22.09.2008-30.03.2014 tarihleri arasında davalı ... Hazinesine geçen İl Özel İdaresine ait işyerinde ihale ile güvenlik işi alan çeşitli firmalar bünyesinde, 31.03.2014 tarihinden itibaren ise davalı İçişleri Bakanlığına bağlı ... Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına ait işyerinde çalıştığı, bu çalışmasının 24.11.2014 tarihine kadar yine güvenlik hizmeti veren firmalar bünyesinde devam ettiği; davacının kıdem tazminatı yönünden sorumluğu bakımından davalı İçişleri Bakanlığının davacının tüm çalışma süresi yönünden sorumlu olduğu, davalı ... Hazinesinin ise davacının kıdem tazminatı yönündeki sorumluluğunun davacıyı çalıştırdığı süre ve çalıştığı son ücreti ile sınırlı olduğu, iş sözleşmesinin sona ermesi ile muaccel olan alacaklar yönünden son işveren konumunda olan davalı İçişleri Bakanlığın tüm çalışma süresi ile sorumluluğunun bulunduğu, davalı ... Hazinesinin bu yönde bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Anayasanın 141'nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297'nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkeme gerekçesinde ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı bakımından sadece İçişleri Bakanlığı’nın sorumlu olduğu belirtilmesine karşın hüküm yerinde bu alacak kalemlerinden Maliye Bakanlığı da sorumlu kabul edilmek suretiyle, alacakların davalılardan müştereken ve mütesesilen tahsiline karar verildiği görülmektedir. Bu durumda gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki doğmuştur. Mahkemece, gerekçe ve hüküm fıkrası arasındaki aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 12.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön