22. Hukuk Dairesi 2017/23596 E. , 2019/15550 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalıya ait işyerinde 2003 yılı Ocak ayından 2011 yılı Temmuz ayına kadar poğaça, börek ve baklava yapım ustası olarak çalıştığını, davacının iş aktinin hiçbir gerekçe gösterilmeden haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma ücreti alacağı ve ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının işveren de dahil olmak üzere çevredeki bir çok kişiye borçlandığını, borçlarını ödeyemeyecek seviyeye gelince de haber vermeksizin işi bıraktığını, davacının işyeri ortağına olan borcundan dolayı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının fazla mesai yapmadığını, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının ödendiğini, davacının yıllık izinlerinin tamamını kullandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacının iş akdinin haklı nedene dayalı olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş Kanunlarında düzenlenmiştir. Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır.
Somut olayda, davacı iş akdinin davalı tarafından haksız olarak fesh edildiğini ileri sürmüş, davalı ise davacının işi kendisinin bıraktığını ve devamsızlık yaptığını savunmuş, mahkemece davacının iş akdinin haklı nedenle fesh edildiğinin davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir. Ancak dosya kapsamında yapılan incelemede, davacının Sgk çıkışının 04.07.2011 tarihinde verildiği, davacının 2,3,4 Temmuz 2011 tarihlerinde işe gelmediğine dair devamszılık tutanağı tutulduğu, davacının 07.10.2011 tarihinde İstanbul'da farklı bir işverene ait işyerinde işe başladığı anlaşılmaktadır. Dinlenen davacı tanıklarından ...;'..ben davacının İstanbul da çalışmaya gitmek için kendisinin ayrıldığını biliyorum ' şeklinde, ...;'..işten ne şekilde çıkarıldığını ya da ayrıldığını bilmiyorum ,' şeklinde, davalı tanıklarından ...;'..davacı şirket sahiplerinden ... dan borç alıp bu borçlarını ödemeden habersiz işi bıraktı, kendisi benden de borç almıştır bu borcunu da ödemedi, 'şeklinde, ... ;'..işten kendisi ayrılıp yeniden kendisi başladı , 2011 yılı Haziran ayında işe kendisi gelmedi, ben yıllık izindeydim ... kaçtı dediler kendisini de aramama rağmen ulaşamadım, sonradan kendisiyle görüştüm maddi sıkıntılar nedeniyle işi bıraktığını söyledi, ' şeklinde, ...;'..işi kendisi haber vermeden bıraktı , iş yerinde çalışan sayısı ve giriş çıkış yapan işçi sayısı dikkate alındığında davacının çalışmasının aralıksız olup olmadığını hatırlamıyorum, davacı işe gitmeyince ben bizzat evine gittim evinde de kendisini bulamadık , iş yerine eşi geldi, eşi nerede olmadığını bilmediğini ve üzgün olduğunu söyledi ve bu olaydan sonra da davacı bir daha işe gelmedi, kendisini bir daha görmedim ' şeklinde, ... ise;'..2011 yılında ayrıldı, davacı 3 günün üzerinde herhangi bir mazeret de bildirmeksizin işe gelmedi biz bunun üzerine evine gidildi, eşi davacının bizim iş yeri dışında başka bir iş daha çalıştığını ve yüklü miktarda borcu olduğunu söyledi, eşi de ... Bey'i bulamadığı için 2 kez bizim iş yerimize geldi, davacı haber vermeden işi kendisi terk etmiştir, çıkarılması söz konusu değildir,' şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının iş akdinin, davacının devamsızlık yapmış olması nedeni ile davalı tarafından haklı olarak fesh edildiği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağına hak kazanamadığının kabulü gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla mesai alacağının bulunup bulunmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacının fazla çalışma alacağı davacının 04:00- 14:00 saatleri arası 1 saat ara dinlenmenin mahsubu ile haftalık 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek 01.03.2003- 30.06.2011 tarihleri arası için hesaplanmıştır. Ancak davacı tanıkları davacı ile 2007 yılından itibaren davalı şirkette çalışması olan kişiler olup, dinlenen davalı tanıklarından ve işten ayrılmış olan ... ise 29/05/2004 tarihinden 2013 yılı Nisan ayına kadar davalı şirkette çalıştığını beyan eden işçidir. Davalı tanığı ... kendisinin 20:00 – 05:30 - 06:00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş olup, bu durumda davalı işyerinde 10 saat çalışma yapıldığının kabulü dosya kapsamına uygundur. Ne var ki, çalışma saatlerine ilişkin detaylı bilgi veren davalı tanığı ..., davacıdan daha sonra işe başlamış olup, bu durumda davalı tanığı ...'nin davalı işyerinde davacı ile birlikte çalıştığı süreden itibaren fazla çalışma alacağı hesabı yapılması gerekirken, davacının ilk işe başladığı tarihten itibaren fazla çalışma alacağı hesabı yapılarak hüküm altına alınması hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş, davalı tanığı ...'nin davacı ile birlikte çalıştığı süre belirlenerek haftalık 9 saat üzerinden fazla çalışma alacağının hüküm altına alınmasından ibarettir. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/23596 E. , 2019/15550 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 37 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat