22. Hukuk Dairesi 2017/23098 E. , 2019/15116 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/23098 E. , 2019/15116 K.

'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı tarafından ödenmeyen yıllık izin ücreti, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti; birleşen dosya ile fark ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasında, davacının fazla mesai yapıp yapmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla mesai yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla mesainin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla mesainin yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla mesai olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla mesainin yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacının fazla mesaisi, tanık beyanlarına göre haftanın 4 günü 08:30-17:30 saatleri arasında, haftanın diğer 3 günü ise 08:30-22:00 saatleri arasında çalıştığı kabulü ile haftalık 18 saat hesaplanmıştır. Nitekim yapılan bu hesaplamanın davacı ile beraber çalışan davacı tanığı Hüsnü Oral’ın beyanına göre ve yapılan işin niteliğine uygun olduğu anlaşılmıştır. Ancak davacı tanığı Hüsnü Oral’ın davacı ile birlikte çalıştığı süre itibariyle fazla çalışma hesaplanan dönemin tamamında çalışma koşullarını bilemeyebileceği dikkate alındığında sigortalı hizmet döküm cetveli getirilerek tam olarak hangi süre içerisinde davacı ile birlikte çalıştığı belirlenerek davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak belirlenen tarih aralığında fazla mesai hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip, edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir.
Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalktığından ve iş ilişkisi devam ettiğinden 4857 sayılı Yasanın 59. maddesi uyarınca izin ücreti istenemez.
Somut olayda, davacı 20/10/2014 tarihinde yıllık izin alacağı talebini de içeren işbu davayı açmadan önce 16/05/2014 tarihinde işe iade davası açmış, mahkemece işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine dair verilen karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2015/39905 esas - 2015/24938 karar sayılı ilamı ile 10/12/2015 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Her ne kadar Mahkemece yıllık izin alacağı hüküm altına alınmışsa da; işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalktığından ve iş ilişkisi devam ettiğinden izin ücreti istenemeyeceği hususu dikkate alındığında, davacının işe iade kararının kesinleşmesinden sonra işe başlayıp başlamadığının araştırılması önem arz etmektedir. Hal böyle olunca Mahkemece, gerekli araştırma yapıldıktan sonra dava tarihi gözetilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/07/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön