22. Hukuk Dairesi 2016/10225 E. , 2019/9514 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2016/10225 E. , 2019/9514 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıların cevabının özeti:
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, davacının dava dilekçesinde belirttiği ücret alacağının yargılama sırasında davalı tarafından ödenmiş olduğu anlaşıldığından bahisle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı ve davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla mesai yapıp yapmadığı, fazla mesai alacağından indirim yapılıp yapılmayacağı ve hafta tatilinde çalışıp çalışmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, fazla çalışmanın takdiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Öncelikle belirtmek gerekir ki yukarıda belirtildiği üzere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesine göre işçilere “yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.” Nispi emredici nitelikte olan bu hükme göre, işçi, bir haftalık zaman diliminde bir gün (24 saat) hafta tatili kullanacaktır. Toplu iş sözleşmesi ile bu düzenleme işçi lehine değiştirilebilir ancak aleyhe düzenleme olanaklı değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf iki vardiya şeklinde günlük 12 saat çalıştırıldığını, 1 saat yemek ve ihtiyaç molası verildiğini, haftada yaklaşık 32 saat fazla mesai yaptırıldığını, hafta tatili izni verilmediğini iddia etmiştir. Hükme esas bilirkişi ek raporunda, davacının gece ve gündüz vardiyalarındaki çalışmalarının ayrı ayrı hesaplanması gerektiği, gündüz vardiyasının 6 gün, gece vardiyasının ise 7 gün olduğunun kabul edilmesi gerektiği, gündüz 08.00-18.00 saatleri arasında 10 saat, gece ise 18.00-08.00 saatleri arasında 14 saat çalıştığı kabul edildiğinde; davacının gündüz mesailerine göre haftalık 9 saat fazla mesai yapmış olabileceği, gece mesailerinde ise haftada ortalama 35 saat fazla mesai yapmış olabileceği, dinlenen davalı tanıklarının 2012-2013 tarihleri arasında üçlü vardiya şeklinde çalışıldığını belirttiklerinden bahisle söz konusu dönemde günlük 8 saat mesai olduğu, hafta tatili kullandırıldığı, fazla mesaisinin bulunmadığı, diğer dönemler yönünden davacının ayda iki hafta tatili izni kullanamadığı belirtilmiştir.Yargılama esnasında dinlenilen davacı tanıklarının beyanları incelendiğinde, çalışmaların vardiyalı olduğunun belirtildiği ve vardiyaların 08.00-18.00, 18.00-08.00 saatleri arası ile 08.00-20.00, 20.00-08.00 saatleri arasında olduğu, davalı tanıklarının beyanları incelendiğinde ise genel olarak 12 saat çalışma 24 saat dinlenme esasının olduğu ifade edilmiştir. Davacının imzası bulunan Mart 2013 ayına ilişkin devriye defteri nüshalarının dosyaya sunulduğu, burada çalışma saatlerinin 08.00-18.00 ve 18.00-08.00 saatleri arasında olduğu görülmektedir. Davacı ile aynı görevi yapan işçinin Dairemiz temyiz incelemesinden geçen 2017/27117 emsal esas sayılı dosyasında 12/24(08.00-20.00,20.00-08.00) çalışma sistemine göre fazla mesai hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.Yukarıda belirtilen hususlar tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; dosyaya Mart 2013 dönemi için sunulan belgelerde davacının çalıştıktan sonra 24 saat dinlendiği görülmüş ve Dairemizden geçen emsal dosyada 12/24 saat çalışma esası kabul edilmiş olup tanıklar tekrar çağrılarak dinlenip davacının çalışma şekli netleştirilerek (vardiya bitiminden sonra ertesi gün çalışma şekli de netleştirilerek) sonucuna göre fazla mesai alacağının değerlendirilmesi gerektiği, şayet davacının 12/24 saat çalışma esasına göre çalıştığı ortaya çıktığı takdirde hafta tatili talebinin de reddinin gerektiği, Mart 2013 döneminin ise dosyada mevcut belgelere göre değerlendirilmesinin gerektiği, buna göre bu dönem için belgeye dayalı olarak fazla mesai alacağı hesaplaması yapılacağından fazla mesai yönünden bu döneme ilişkin hesaplamadan hakkaniyet indirimi yapılmaması gerektiği açıktır.Yapılan hesaplamaya göre; davacının günlük 12 saat ve haftalık 32 saat çalıştığı beyanına rağmen talepler aşılarak gece çalışmasında günlük 14 saat ve haftalık 35 saat fazla mesai hesaplaması da talep aşımı nedeniyle hatalı olmuştur.O halde belirtilen yönlerden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı noktasındadır.Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf dini bayramlarda çalışmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı beyanında bulunmuştur. Dosyaya sunulan bilirkişi kök raporunda, davacının dini ve resmi bayramlarda çalıştığı kanaati ile hesaplama yapılacağı belirtilmiştir. Davacının talebine rağmen dini bayramların ulusal bayram ve genel tatil alacağı hesabına dahil edilmesi hatalı olup bir diğer bozma nedenidir.
4-Diğer yandan, karar başlığında davalı olarak ... A.Ş. ... Şubesi” gösterilmişse de şubenin tüzel kişiliği bulunmadığından davalının karar başlığında bu şekilde gösterilmesi hatalı olmuştur.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön