22. Hukuk Dairesi 2017/20131 E. , 2019/7390 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... Mühendislik İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı Belediyeye ait işyerinde diğer davalı şirket bünyesinde topoğraf olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davacının ... Fuar alanı şantiyesinde çalıştırıldığını, işin süreli olduğunu, iş sözleşmesinin işin bitimi sebebiyle sona erdiğini, davacının alacaklarının toplu olarak ödendiğini, ayrıca davacının günde yedi buçuk saat çalıştığını, az da olsa yaptığı fazla çalışmalara ilişkin ücretlerin 01.04.2015 tarihinde 2.750,00 TL olarak hesabına yatırıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davalı ... aleyhine açılan davanın atiye bırakılmış olması sebebiyle şimdilik bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı ... Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.Somut uyuşmazlıkta, davacı tanıkları davacının haftanın yedi günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, dini bayramlar ve 1 Ocak dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığını beyan etmiş olup, Mahkemece tanık anlatımı doğrultusunda hazırlanan bilirkişi raporuna göre davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretleri hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının ikisi de husumetli tanık olup, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında salt husumetli tanık anlatımına itibar edilerek sonuca gidilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamında, davacının fazla çalışma hafta tatili çalışması ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını ispata yönelik başka bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Mahkemece, davacıya 01.04.2015 tarihinde ‘fazla çalışma ücreti’ açıklaması ile 2.721,65 TL ödeme yapıldığı gerekçesiyle davacı tanıklarının anlatımlarına itibar edilerek davacının fazla çalışma iddiasını ispatladığı kanaatine varılmıştır. Ne var ki, tanıkların husumetli olduğu gerçeği karşısında, salt davacıya bir miktar ödeme yapılması fazla çalışma iddiasının ispatı yönünden yeterli görülemez. Hal böyle iken davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını ispatlayamadığı göz önüne alınarak fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme yapılarak bu taleplerin kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
3-Taraflar arasında davalı tarafça banka kanalıyla ödenen miktarın mahsubu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinde, birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, böyle bir bildirim yapılmadığı takdirde, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 102. maddesine göre ise, “kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.”İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun ilgili hükmüne göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.4857 sayılı İş Kanunu'na göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanunu'nun 14'üncü maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla çalışma, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.
1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120'nci maddesi uyarınca, işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise, tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.Somut olayda, davalı taraf davacıya ait banka hesabına bir kısım ödemeler yapmış olup mahkemece, bu ödeme miktarı bilirkişi raporu doğrultusunda hükmedilen alacaklardan mahsup edilmiştir. Ne var ki, Dairemizce fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin reddi gerektiği yönünde bozma kararı verilmiştir. Buna göre, davalı tarafça yapılan ödemenin yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda mahsubu noktasında, temyiz edenin sıfatına göre yeniden değerlendirme yapılması gerekmekte olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/20131 E. , 2019/7390 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat