22. Hukuk Dairesi 2017/20888 E. , 2019/5145 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı şirkete ait hastanede temizlik işçisi olarak 01.09.2011 tarihinden 22.01.2015 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma ücretinin verilmemesi üzerine iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genek tatil ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, işyerinde üç vardiya çalışma yapıldığını, davacının iş sözleşmesini feshinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler ulusal bayram genel tatili çalışmaları için de geçerlidir.
Somut olayda, davacı 14.12.2011-20.01.2015 tarihlerinde davalı işyerinde temizlik görevlisi olarak çalışmış olup dava dilekçesinde çalışma saatlerine, vardiya şekline ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmaksızın fazla mesai talebinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının beyanı doğrultusunda davacının haftanın 6 günü iki vardiya şeklinde olmak üzere günde 12 saat çalıştığı, 1,5 saat ara dinlenme düşüldüğünde davacının haftalık 18 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmek suretiyle fazla mesai ücreti hesaplanmıştır. Ancak mahkemece dinlenen her iki davacı tanığınında işverenle husumetinin bulunduğu anlaşılmakta olup, davalı tanığı ise işyerinde 3 vardiya halinde çalışıldığını, günde 8 saat çalışma olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece fazla çalışma alacağı konusunda çalışma düzeni yeterince aydınlatılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece öncelikle tanık beyanları arasında işyerindeki vardiya düzeninin kapsamı konusunda çelişki bulunduğundan taraf tanıkları yeniden duruşmaya çağrılarak işyerindeki vardiya düzeninde kaç vardiya olduğu ve vardiya saatleri ile davacının hangi vardiya saatlerinde çalıştığı belirlenmeli, çalışma düzeni netleştirildikten sonra sonucuna göre işyerinde iki vardiya çalışıldığı hususunun davalı tanık beyanı veya başkaca somut deliller ile desteklenmediğinin anlaşılması halinde, salt husumetli tanık beyanıyla sonuca gidilmesi mümkün olmadığından fazla çalışma ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma bakımından da Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının beyanı doğrultusunda, davacının resmi bayramlarının tamamında, dini bayramlarda ise ramazan bayramında bir gün, kurban bayramında iki gün çalıştığı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, mahkemece dinlenen her iki davacı tanığı da davalı ile husumetli olup, davalı tanığı ulusal bayram ve genel tatil günlerinde vardiyaya denk gelmesi halinde çalışma yapıldığını belirtmiştir. Mahkemece öncelikle, tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmalı, sonucuna göre husumetli davacı tanıklarının beyanlarının davalı tanığı beyanı veya başkaca somut deliller ile desteklenmediğinin anlaşılması halinde, davalı tanık beyanına itibar edilerek davacının vardiyası dahilinde ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmalıdır.
Kabule göre de, davacının talep konusu alacaklara hak kazanmadığının anlaşılması halinde iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü mümkün olmayacağından kıdem tazminatının da reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/20888 E. , 2019/5145 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 80 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat