22. Hukuk Dairesi 2017/26293 E. , 2019/23374 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/26293 E. , 2019/23374 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının ücret alacakları ödenmediğinden iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, fazla mesai yapmadığını, resmi tatillerde çalışmadığını, yıllık izinlerinin tamamını da kullandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücret talebinin reddi ile yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının fazla mesai hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir. Ayrıca Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in gece çalışma süresini düzenleyen 7/son maddesine göre postalar halinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde, çalışma süresinin yarısından çoğu gece dönemine rastlayan bir postanın çalışması, gece çalışması sayılır.
Hukuk Genel Kurulu'nun 05.04.2006 gün 2006/9-107 esas, 2006/144 karar sayılı kararında yapılan çalışmanın niteliği, yapılan işin ve iş yerinin özelliğine göre 24 saatlik vardiyalarla çalışılan işyerlerinde, çalışanların uyku ve sair zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak için geçen zaman dışında günde 14 saat çalışabileceği benimsenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı 01.11.2002 -03.02.2015 tarihleri arasında mazot satış elemanı olarak çalışmış ve yılın belli dönemlerinde köylerde araçla mazot satışı yapmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının Mart-Ekim ayları arasında köylerde satış yaptığı ve haftanın 7 günü 08.00-23.00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme ile günde 13,5 saat çalışarak 7,5 saatin mahsubu ile günde 6 saatten 7 günde 42 saat fazla mesai yaptığı, kalan dönemlerde ise 24 saat çalışma 24 saat dinlenme esası ile çalışarak 1,5 saat ara ile 4 gün çalışarak 45 saat fazla mesai yaptığı, Kurban Bayramında 2, Ramazan Bayramında 1 gün ve diğer ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı tespit edilmiş, hafta tatili alacağı ise tanık beyanlarının çelişkili olduğu gerekçesi ile hesaplanmamıştır.
Raporda, davacının fazla mesaisi hesaplanırken günlük 7,5 saati aşan kısım değil haftalık 45 saati aşan kısmın hesaplanması gerektiği, 24 saatlik çalışmalarda günde 14 saat çalışma kabul edilmesi gerektiği ve yapılan işin niteliğine göre ara dinlenmenin 1,5 saat alınmasının yeterli olmadığı hususu ile hafta tatilinin tanık beyanlarında çelişki olduğu gerekçesi ile hesaplanmayıp yaz dönemi yönünden fazla mesai tespit edilirken 7 gün üzerinden hesaplama yapılarak çelişki oluşturulduğu gözden kaçırılmış olup, rapor bu haliyle hükme esas almaya yeterli değildir. Dosyadaki hesaplamalar hatalıdır.
Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ile yapılan işin niteliği dikkate alındığında yapılacak iş davacının Mart - Ekim arası dönemde haftanın 6 günü 08.00-23.00 saatleri arasında 2 saat ara dinlenme yaparak çalıştığını kabul etmek, kalan dönemde ise her ne kadar hükme esasa alınan bilirkişi raporunda 24 saat çalışma 24 saat dinlenme esası ile çalışıldığı tespit edilmiş ise de tanık beyanlarında bu çalışma sistemine yönelik açık ve net beyanlar bulunmadığından tanıklar yeniden dinlenerek davacının köylerde çalışmadığı dönemde ( Kasım-Şubat arası) haftanın kaç günü hangi saatler arasında çalıştığı sorularak bu dönemdeki çalışma sistemi tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edildikten sonra hesaplama yapmak olmalıdır. Kabule göre de 24 saat çalışıp 24 saat dinlenme sistemi ile davacının çalıştığı tespit edilen dönem yönünden haftalık 45 saat fazla mesai hesaplanmış ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, bir işçinin günde en fazla fiilen 14 saat çalışabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, 24 saat çalışıp 24 saat dinlenme usulüyle yapılan çalışmalarda, bir hafta üç gün diğer hafta ise dört gün çalışma yapılacağından, haftalık normal çalışma süresi dolmamış olsa dahi günlük 11 saati aşan çalışmaların fazla çalışma sayılması nedeniyle, bu çalışma sisteminde işçi ilk bir hafta (3x3=) 9 saat, takip eden hafta (4x3=) 12 saat fazla çalışma yapmış sayılmalıdır.
Buna göre açıklanan hususlar dikkate alınarak davacının fazla çalışma alacağının hesaplanması gerekirken denetime elverişli olmayan hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
3-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.
Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde davacının çalıştığı süre boyunca yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresine göre işe girdiği tarih olan 2002 yılından itibaren 12 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 12 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.12.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön