22. Hukuk Dairesi 2016/21106 E. , 2019/19521 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2016/21106 E. , 2019/19521 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işveren işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden faydalandığını, fesihte ve çalışması boyunca bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, izin, ilave tediye, ikramiye, birleştirilmiş sosyal yardım, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Genel tatil alacağı bakımından da aynı ilkeler geçerlidir.
Somut olayda, davacının fazla çalışma ve genel tatil alacağı talepleri tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Davacı tanıklarının da davalı aleyhine dava açtıkları ve davalı ile husumetli oldukları anlaşıldığından; somut davada çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri de tartışmasız olup, başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilmesi mümkün değildir. Dosyada husumetli tanık anlatımından başka da delil bulunmadığından; dava konusu fazla çalışma ve genel tatil alacağı taleplerinin somut, inandırıcı ve yeteri delillerle ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalının savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacının 02.12.2015 tarihli ıslah dilekçesinin davalı vekiline aynı tarihli celsede elden tebliğ edildiği ve davalının ıslaha karşı beyan ve def'ilerini sunma hakkını kısıtlar şekilde, kanuni iki haftalık süre beklenmeden aynı celse karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı vekiline ıslaha karşı somut itiraz ve def'ilerini sunması için iki haftalık süre verilmeli ve oluşacak sonuca göre dava konusu alacaklar yeniden değerlendirilmelidir. Bu yön gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-İlave tediye alacağı, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2. maddesinin kaldırılması hakkında Kanun ile getirilmiş bir alacak olup faiz oranı yasal faizdir. Mahkemece bu alacağa yasal faiz uygulanması gerekirken en yüksek banka mevduat faizi uygulanması hatalı olup bozma sebebidir.
Belirtilen sebeplerden ötürü kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön