22. Hukuk Dairesi 2017/23969 E. , 2019/18574 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/23969 E. , 2019/18574 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilin 01/10/2002-06/08/2014 tarihleri arasında temizlikçi olarak çalıştığını fiilen Yolspor Kulübünde malzemeci olarak çalıştığını, 06/08/2014 tarihinde emekli olması sebebi ile iş sözleşmesinin sona erdiğini, müvekkilin haftalık yasal süreden daha fazla çalışmasına rağmen fazla mesai ücreti almadığını, ulusal bayram genel tatil günlerine denk gelen çalışmasına karşılık ücretin ödenmediğini, yıllık izin kullanmadığını ve kullanılmayan yıllık izin ücretinin de ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile akdedilmiş bir hizmet akdinin olmadığını, temizlik işinin hizmet alımı sözleşmesi ile yapıldığını ve bu sözleşme gereğince işçilik alacaklarından dolayı yüklenicinin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla mesai yapıp yapmadığı noktasındadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre davacının haftanın altı günü 08:00-19:00 saatleri arasında çalıştığı, buna göre haftalık on beş saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak dava dilekçesinde davacı taraf sezon bittikten sonra iki aylık ara dönemde normal mesai saati olan 08:00-17:00 saatleri arasında çalıştığını belirtmiştir. Bu beyan dikkate alınarak iki aylık ara dönem bakımından bu saatlere göre fazla mesai süresinin tespiti gerekli iken talep aşılarak yapılan hesaplamaya itibar edilmesi hatalı olmuştur.
3-Mahkemece davacının tüm ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek bu alacak hüküm altına alınmıştır. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları ve özellikle davacı tanıklarından ...'ın beyanı dikkate alındığında davacının dini bayramlarda bir gün çalışmadığı kabul edilerek ulusal bayram genel tatil alacağının hüküm altına alınması gerekli iken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalıdır.
4-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 59.maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda; dava dilekçesinde, kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlerin ödenmediği belirterek yıllık izin ücreti alacağı talebinde bulunulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının onbir tam yıl hizmet süresi karşılığı toplam 208 gün yıllık izin hakkı olduğu tespit edilerek hesaplama yapılmıştır.
Öncelikle davacının kıdem süresi dikkate alındığında hak kazandığı toplam izin süresinin 190 gün olduğu anlaşılmakla bilirkişi tarafından denetime elverişsiz olarak belirlenen yıllık izin süresinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca davacının onbir yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaksızın çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususu dikkate alınarak, Mahkemece; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesine göre hakimin davayı aydınlatma yükümü gereği davacı asilden, yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı, kaç gün yıllık izin kullandığı, kaç gün kullanmadığı sorularak netleştirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Ayrıca
SONUÇ: Temyiz olanan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 10/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön