22. Hukuk Dairesi 2017/24234 E. , 2019/17901 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/24234 E. , 2019/17901 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalıya ait işyerinde 04.10.2010-26.02.2015 tarihleri arasında çalıştığını, çalıştığı süre boyunca çalışma koşullarının sürekli değiştiğini, yıllık izinlerinin düzenli kullandırılmadığını, onayı olmadan bölüm değişikliği yapıldığını bu nedenle İş Kurumuna müracaatta bulunduğunu, bundan haberdar olan işverenin haksız olarak iş sözleşmesini feshettiğini beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin sona ermemesine rağmen iş sözleşmesinin feshedildiğini beyan ederek asılsız iddialarla İş Kurumuna şikayette bulunduğunu, bu davranışının ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının çalıştığı tarihte iş sözleşmesinin işverence sona erdirildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı talebinde bulunduğu, yalan beyan ile resmi kurumlara şikayette bulunması nedeniyle işverenin davacıya olan güveninin sarsıldığı işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle işverence iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2010 tarih 2010/4 esas 2010/374 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü, Anayasa'nın 36. maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu yer almıştır.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır.
İşte bu noktada, hak arama özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya gelmiş olabilir. Sorun bu değerlerden hangisine üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır.
Hak arama özgürlüğünün, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmadığı, diğer bir anlatımla kişi, istediği biçim ve koşulda ve salt başkasını zarara uğratmak için bu hakkı kullanamayacağı, aksi halde bu hakkı kötüye kullanmış sayılacağı kabul edilerek, Anayasa ve kanunların öngördüğü güvenceden yararlanamayacaktır.
Hak arama özgürlüğünün hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli delillerin olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının İş Kurumu Genel Müdürlüğü'ne hitaben 10.02.2015 tarihli başvuru dilekçesinde ' yıllık izinlerimi zamanında alamıyorum, geçen seneden izinlerim var, sürekli bölüm değişikliği yapılıyor, bu nedenlerle işyerimden kıdem ve ihbar tazminatımı ve yıllık izin ücretimi tüm haklarımı talep ediyorum.' şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Davalı her ne kadar davacının asılsız iddialarla, iş sözleşmesinin feshedildiğini de beyan ederek İş Kurumuna müracaat ettiğini bu nedenle iş sözleşmesinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini beyan etmiş ise de davacının başvuru dilekçesinde iş sözleşmesinin feshedildiğine dair beyanda bulunmadığı, başvuru dilekçesinin içeriği gözönünde bulundurulduğunda davacının Anayasa ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğü çerçevesinde başvuru hakkını kullandığı, işvereni salt zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğine ya da hakkını kötüye kullandığına dair dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla davacının iş sözlemesinin haksız feshedildiğinin kabulüyle kıdem ve ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön