22. Hukuk Dairesi 2017/23036 E. , 2019/17175 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Davacı, muvazaalı ilişki olduğunu ileri sürerek ücret farkının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 17.12.2015 tarihinde verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş, ancak 15.03.2016 tarihli ek kararla talep edilen miktar kesinlik sınırı altında kaldığından davacının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuku Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Somut uyuşmazlıkta davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak alacağın bir kısmını dava ettiğinden kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Buna göre kararın kesinliğinden söz edilemeyeceğinden ek kararın bozularak kaldırılmasına karar verilmiş, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyede temizlik işlerinde çalıştığını, gerçek işverenin belediye olduğunu, görünürdeki alt işverenin işyerinde bağımsız bir organizasyonunun bulunmadığını, emir ve talimatların doğrudan belediye çalışanları tarafından verildiğini, ancak aynı işi yapan belediye çalışanlarından düşük ücret aldığını, diğer sosyal yardımlardan tümüyle yoksun bırakıldığını, emsal ücret ile kendi ücreti arasındaki ücret farkının geriye dönük olarak hesaplanması gerektiğini, asıl ve alt işverenler arasındaki muvazaa dolayısıyla eşit işlem borcuna aykırılıktan doğan işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kendi personeli olmayıp dava dışı ...-... İmar Tek Tur İnş San ve Tic Ltd Şti’nin çalışanı olduğunu, davacının taleplerine karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının tüm ücret haklarının ilgili firma tarafından ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe - hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
Somut olayda, hükmün gerekçesinde 'Davacının çalıştığı firmanın davalı işyerinde işlerin yürütülmesi yönünden herhangi bir organizasyona sahip olmadığı, tanık anlatımlarına göre belediyenin temizlik işlerinin kendi çalışanları yanında davacının çalıştığı firma tarafından birlikte yürütüldüğü, emir ve talimatların davalı belediye tarafından verildiği anlaşıldığından davacının gerçek işvereninin davalı belediye olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.' denildikten sonra, devamında 'Belediyelere ait işin alt işverenleri tarafından yapılmış olması salt muvazaa ilişkisinin varlığı açısından yeterli görülmemektedir. İş sahibi belediyenin kanunda belirtilen yükümlülükleri, hizmet alım sözleşmelerinde öngörülen hizmet kalitesinin temini ve sözleşme uygun hizmet verilmesinin denetimine yönelik alt işveren işçilerine zaman zaman müdahale etmesi ,belediye yetkili birimlerinin onlara talimat vermesi de muvazaa ilişkisinin varlığını tespite yeterli ölçü olmadığı anlaşılmıştır.' şeklindeki gerekçeye yer vermiş ve sonuçta davanın reddine karar vermiştir.
Mahkeme kendi içerisinde çelişkili gerekçeye yer vermiş, önce muvazaa kabul edilmiş gibi belirtmiş, ancak davayı reddetmiş, gerekçenin devamında ise muvazaanın olmadığına değinmiştir.
Bu durumda, kararın açıklanan gerekçesi hem kendi içerisinde hemde kurulan hüküm sonucu ile çelişkilidir.
Hal böyle olunca, Mahkemece HMK.'nun 297. ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/23036 E. , 2019/17175 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 35 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 37 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat