22. Hukuk Dairesi 2016/19330 E. , 2019/16945 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2016/19330 E. , 2019/16945 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesini 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısını doldurması üzerine feshettiğini, davalı işveren tarafından davacıya 7.133,00 TL kıdem tazminatı ödemesinin yapıldığını; ancak, daha sonra davacının başka bir işte çalışmaya başlamasından dolayı ödenen kıdem tazminatının iadesi talebiyle aleyhine icra takibi başlatıldığını ve davacı tarafından kıdem tazminatının davalı işverene iade edildiğini belirterek, davalıya iade edilen kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının davalıya ait işyerinde 01.11.2007 – 05.06.2011 tarihleri arasında çalıştığını, davalı tarafından davacıya başlangıçta kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını ve ibraname alındığını, fakat davacının esas işten ayrılma sebebinin başka bir iş yerinde işe başlamak olduğunun öğrenilmesi üzerine kıdem tazminatının iadesi için 29.07.2011 tarihinde davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının ise bu icra takibine itiraz ettiğini ancak daha sonra kendi isteği ile borcu ödediğini, bu davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdat davası niteliğinde olduğunu ve zamanaşımı itirazlarının olduğunu, kıdem tazminatı alacağından bahsedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Kendisine karşı ilâmsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (Kuru, B. İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'nun 72/1. maddesi “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” hükmünü içermektedir. Aynı maddenin 7. fıkrasında ise “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
İstirdat davası, İcra ve İflâs Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. (Kuru, ...g.e, s. 235, HGK’nın 03.02.1982 gün, 1982/1347-73 sayılı Kararı) Bir eda davası olan bu dava, nitelikçe sebepsiz iktisap davasına benzemektedir. Ne var ki, burada borçlu, kendini borçlu sanarak hataen ödeme yaptığını ispatla yükümlü değildir. Bunun nedeni, ödemenin icra zoru ile yapılmış olmasıdır. İstirdat davasının amacı, davacının ödeme emrine itiraz etmemesi ya da edip de itirazın kaldırılmış olması sebebiyle aleyhine kesinleşen icra kovuşturması dolayısıyla, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı ve fakat gerçekte borçlu olmadığı bir paranın geri alınmasını sağlamaktır. Çünkü, ödeme emrine zamanında itiraz edilmemesi ya da edilip de itirazın kaldırılması üzerine ödeme emrinde yazılı miktarın ödenmesiyle taraflar arasındaki uyuşmazlık, sadece icra hukuku yönünden sonuçlanır. Maddi hukuk yönünden ise uyuşmazlık kesin olarak sona ermiş olmaz.
Somut olayda; davacının iş sözleşmesini 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısını doldurması üzerine feshettiği, bu nedenle davacıya kıdem tazminatının ödendiği; davalının, davacının esas işten ayrılma sebebinin başka bir iş yerinde işe başlamak olduğu gerekçesiyle ödediği kıdem tazminatının iadesi için davacıya karşı icra takibi başlattığı, davacının da aldığı bu tazminat tutarını davalıya iade ettiği dosya kapsamı ile sabittir. İş bu dava 01.09.2015 tarihinde açılmış olup geri ödemeye ilişkin işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinde düzenlenen bir yıllık ve gerekse davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6095 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 82. maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresi yönünden yapılan incelemede; davalının kıdem tazminatını iadeden dolayı sebepsiz olarak zenginleştiği iddiasının bulunduğu, açılan davada da usulüne uygun olarak zamanaşımı def'inde bulunulduğu, davalıya yapılan ödeme tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, süresinde açılmayan davanın reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.09.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön