22. Hukuk Dairesi 2017/24044 E. , 2019/16580 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/24044 E. , 2019/16580 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 08.07.2000-13.08.2013 tarihlerinde mağaza satış müdürü olarak davalı işveren nezdinde çalıştığını, davalı tarafından primlerinin düşük ücret üzerinden yatırıldığını, sürekli fazla çalışma yaptırıldığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırıldığı halde karşılıklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, emeklilik nedeni ile iş sözleşmesinin sona erdiğini, ücret ve yasal hakedişlerinin davacıya ödendiğini, davacının da işvereni ibra ettiğini ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dosya içerisinde yer alan davacının taleplerini de içerir 31.10.2013 tarihli ibranamenin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında, düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İbra sözleşmesi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun'un 132. maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir. İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise 6098 sayılı Kanun'un 420. maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
Ancak yukarıda sözü edilen bu hükümler 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6098 sayılı Kanun'un yürürlükte olmadığı bir dönem de düzenlenen ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtayın ibraname konusunda yerleşmiş uygulamaları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp ispatlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
Somut olayda, Mahkemece 31.10.2013 tarihli ibranamenin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 420. maddesi uyarınca, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şart olduğundan söz konusu ibraname kanuni koşulları taşımadığından geçerlilik arz etmemektedir. Dosya kapsamında bulunan ibraname geçerli olmayıp hatalı değerlendirme ile geçerli kabul edilerek davacının taleplerinin reddine karar vermek uygun olmamıştır.
Öte yandan, davacı tarafından 31.10.2013 tarihli ibranamede belirtilen çalışma süresine de itirazda bulunulmuştur. Nitekim davacı, 08.07.2000 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığını, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 03.05.2008 tarihine kadar 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak gözükmekte ise de, iş sözleşmesi ile çalıştığını, bu dönemde de primlerinin işverence yatırıldığını iddia etmiştir. 31.10.2013 tarihli ibraname başlıklı belgede, davacının 03.06.2008-13.08.2013 tarihleri arasında çalıştığı belirtilmiş, işçilik alacakları buna göre hesaplanmış ise de, davacı tarafından ibraz edilen davalının kaşe ve imzasını içerir Akbank A.Ş. Beyşehir Şubesine hitaben düzenlenmiş 25.10.2006 tarihli yazıda, davacının davalı işyerinde düzenli olarak 6 yıldır 600,00 YTL maaş ile çalıştığı belirtilmiştir. Davacı iddiası gözetilerek, dosya kapsamında dinlenilen tanıkların sigorta kaydı getirtilerek çalışma süreleri denetlenmeli, beyanları değerlendirilmeli, dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilerek işveren tarafından prim bildirilen sigortalı süre dışında davacının iş sözleşmesine tabi çalışması olup olmadığı tespit edilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön