22. Hukuk Dairesi 2017/23484 E. , 2019/15765 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/23484 E. , 2019/15765 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti :
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı işyerinde 17.12.2007 tarihinden 02.06.2014 tarihine kadar operatör olarak çalıştığını, iş akdini işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeni ile İş Kanununun 24/II. maddesi uyarınca haklı olarak feshettiğini, işveren tarafından yemek ve servis hizmeti ve verildiğini, 2007-31.12.2013 döneminde saat 18:00-05:00 arasında, 01.01.2014-30.05.2014 döneminde18:00-04:30 arasında, çalıştığını, geceleri normal günlük 7,5 saat çalışma süresinin üstünde bir süre çalıştığı halde bu çalışması karşılığı zamlı fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, yemek için 15 dakika mola dışında ara dinlenme verilmediği, ulusal bayram genel tatil günleri ayni şekilde çalıştığını, ilave ücretinin ödenmediğini, kullanmadığı yıllık izinlerin ücretinin ödenmediğini, davalı işveren tarafından ödenmediğini ileri sürererek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsili talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti :
Davalı vekili, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını, fazla mesai ücretinin, ulusal bayram genel tatil ücretinin çalıştığı ayı ücreti ile birlikte bordrosunda görüleceği üzere ödendiğini,2013 yılı dahil yıllık izinlerini kullandığını, 2014 yılı izin ücretinin istifası sonrası bordrosunda görüleceği üzere ödendiğini, iş akdinin feshinin haklı nedene dayanmadığını, daavcının daha yüksek ücretle iş bulduğu için iş akdini feshettiğini, ayrıca zaman aşımı definde bulunarak, iddiaların haksız olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Karar davalı vekili tarafından yasal süresi içesinde temyiz edilmiştir
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunup bulunmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Aynı ilkeler, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Anayasanın 141. maddesinde, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk HUMK.nun 388. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır.
Anayasanın 141. maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve kanuni düzenlemeler gereğince hakimin, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca kanuni unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.Tarafların hukuki dinlenme haklarını ihlal etmeden usul kurallarının açık hükümlerine uygun şekilde gerekçeli olarak karar verilmesi gerekir. Aksi hal, karara karşı temyiz yollarına başvurmak isteyenin açıklama hakkını kısıtlayacağı gibi temyiz merciince kararın hukuki denetiminin yapılmasına da engel olur.
Somut olayda, Mahkemece uyuşmazlık konusu alacakların tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi 29.06.2015 tarihli bilirkişi raporu düzenlenmiş, anılan rapora itiraz edilmesi üzerine 14.12.1015 tarihli ek bilirkişi raporu tanzim olunarak dosyaya sunulmuştur. Davacının talep ettiği kıdem tazminatı miktarı her iki bilirkişi raporunda aynı kalmakta ise de uyuşmazlık konusu diğer taleplerden fazla çalışma alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı ile hafta tatili ücreti alacak miktarlarının, kök bilirkişi raporu ile ek bilirkişi raporunda farklılık arzettiği görülmektedir. Buna rağmen, Mahkemece hangi gerekçe ile ek rapora itibar edilmeyip kök rapora üstünlük tanındığı açıklanmadığı gibi, davalının bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itirazlarının neden değerlendirilmeye esas alınmadığı da açıklığa kavuşturulmamıştır.
Bu nedenlerle, öncelikle davalı tarafından sunulan ücret bordrolarında yer alan ve “ek ödeme” ve “tatil günü mesaisi” adı altında görünen ödemelerin niteliğinin ne olduğunun araştırılması; fazla çalışma karşılığı için mi yoksa genel tatil veya hafta tatili çalışması karşılığı olarak ödendiğinin tam olarak açıklığa kavuşturulduktan sonra, imzasız ücret bordrolarında yer alan tahakkuk karşılıklarının banka aracılığıyla davacıya ödenip ödenmediğinin tespiti için banka kayıtları da celbedilerek az yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde hesaplamalar yapılıp uyuşmazlık konusu alacakların hüküm altına alınması gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön