22. Hukuk Dairesi 2017/22998 E. , 2019/13287 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 07.11.2006 tarihinde garaj görevlisi olarak işe başladığını, ancak şirket sahiplerince verilen her türlü işte görev aldığını, askerlik dönüşü 13.10.2010 tarihinde tekrar davalı işverene ait işyerinde çalışmaya başladığını, davalı işverenin 25.12.2012 tarihinde haksız olarak işine son verdiğini, son net maaşının 1.300,00-TL olduğunu, ayrıca işverence bir öğün yemek ve yol yardımı yapıldığını, resmi tatil, dini ve milli bayramlar dâhil olmak üzere haftanın 7 günü saat 09:00'dan saat 21:30'a kadar çalıştığını, ortalama haftanın 4 günü de işten çıkış saatinin 23:00'ı bulduğunu, iki garaj sorumlusunun dönüşümlü olarak hafta tatilinde çalıştıklarını ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görülen süreler haricinde çalışması olmadığını, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanunun 25/II-e alt bendine göre haklı nedenle feshedildiğini, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil çalışması olmadığını, ayrıca hak kazanmış olduğu asgari geçim indirimi tutarlarının da eksiksiz olarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının çalışma süresi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta davacı davalıya ait işyerinde 26.11.2006 tarihinde çalışmaya başladığını, askerlik sebebiyle ara verdiği süre dışında 25.12.2012 tarihine kadar aralıksız çalıştığını ileri sürmüş, davalı taraf ise davacının 01.01.2007 tarihinde çalışmaya başladığını çalışmalarının aralıklı olduğunu savunmuştur. Mahkemece davacının 01.01.2007-25.12.2012 tarihleri arasında sigortalı gösterildiği farklı şirketler olduğu, bu şirketler arasında sürekli olarak ve kısa aralıklarla sigorta işe giriş çıkışlarının bildirildiği, tanıkların da davacının çalışmasını sürekli olarak ve aynı işverene bağlı çeşitli iş yerlerinde sürdüğü beyanları göz önüne alınarak askerlikten önceki ve sonraki çalışmalarının birleştirilerek davacının davalıya ait işyerinde 01.01.2007-25.12.2012 tarihleri arasında (05.07.2008- 13.10.2010 tarihleri arasında askerlik görevi nedeniyle çalışılmayan süre hariç olmak üzere) 1735 gün çalıştığı sonucuna varılmıştır.
Ne var ki mahkemece gerek davacının çalışma süresinin başlangıç tarihi gerekse çalışma süresinin kesintili olup olmadığı ve fiili çalışma süresinin belirlenmesi noktasındaki araştırmanın yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanığı ... ile ..., kendilerinin 24.07.2006 tarihinde işe başladığını, davacının ise bu tarihten 3-4 ay sonra işe başladığını ifade etmiştir. Davalı tanığı...n beyanı da, kendisinin işe başladığı 2007 yılında davacının çalışmakta olduğu yönündedir. Diğer taraftan, mahkemece davacının 01.01.2007-25.12.2012 tarihleri arasında askerlik süresi hariç olmak üzere aralıksız çalıştığı kabul edilmiş ise de, davacının dava dışı bir kısım şirketler bünyesinde sigortalı çalışmalarının bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece bu şirketlerin bir kısmı yönünden şirket ortakları arasında akrabalık bağı bulunduğu, tanıkların da davacının çalışmasının sürekli olduğunu beyan ettikleri gerekçesiyle bu sonuca varılmıştır. Ancak dinlenilen tanıkların, davacının çalışma süresinin aralıklı olup olmadığına yahut dava dışı şirketler bünyesindeki çalışmalara ilişkin somut beyanları bulunmamaktadır. Hal böyle iken, gerek davacının çalışma süresinin başlangıcı gerekse çalışma süresinin aralıklı olup olmadığı yönünden eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu itibarla, dava dışı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları da getirtilerek, tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle belirtilen yönler açıklığa kavuşturulmalı, sonucuna göre dosya kapsamındaki tüm deliller yeniden birlikte değerlendirilerek davacının çalışma süresi belirlenmelidir.
3-Davacının aylık ücreti ile kıdem ve ihbar tazminatı hesabına esas ücreti taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacı aylık 1300 lira net ücretle çalıştığını, ayrıca yol ve yemek yardımı yapıldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise davacının ücretinin asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacının asgari ücret ile çalıştığı, bu miktara yol, yemek ücreti ile harcırah eklendiğinde geniş anlamda ücretin net 1.300 TL brüt 1.815,90 TL olduğu kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı Ebuziyet, asgari ücret karşılığında çalıştıklarını, 2011-2013 yıllarında yemek, yol, çocuk yardımı ve bir kısım fazla çalışma ücreti dahil olmak üzere net ele geçen ücretin 1.250-1.300 TL olduğunu; davacı tanığı ... ise, davacının ücretinin 1.250-1.300 TL civarında olduğunu yemek ve yol ücretinin de karşılandığını söylediğini beyan etmiştir. Davalı tanığı ... ise, davacının ücretini bilmediğini, ancak ücretlerin tamamının bankaya yatırıldığını, yemek ve yol ücretinin harcırah ücreti olarak ücretle birlikte yatırıldığını, davalı tanığı ... da benzer şekilde yemek ve yol bedelinin ücretin içinde olduğunu ifade etmiştir. Dosya kapsamında bulunan imzasız bordrolarda asgari ücret tutarının yanında değişen oranlarda (son olarak 563 TL) harcırah ödemesi bulunduğu görülmekte olup, bu ödemenin çıplak ücretin bir parçası mı, yoksa yol yemek yardımı karşılığı mı olduğu hususu mahkemece netleştirilmemiştir. Davacının işyerindeki görevinin harcırah ödemesi yapılmasını gerektiren bir iş olup olmadığı da değerlendirilmemiştir. Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 1.300 TL net tutarın içinde yol yemek yardımı bulunduğu kabul edilmesine rağmen, bu miktarın tamamının brüte çevrilmesi isabetli değildir. Hal böyle iken, öncelikle davacının çıplak ücretinin net ve brüt miktarı yöntemince belirlenmeli, daha sonra bu miktara yol ve yemek yardımı gibi para ile ölçülebilen menfaatlerin bedeli tespit edilerek ilave edilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde değildir.
4-Davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanamadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Mahkemece davacı tanıklarının anlatımına itibar edilerek düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yargılama sırasından dinlenilen davacı tanıkları işverenle husumetli olup, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının ispatında salt husumetli tanık anlatımlarına göre sonuca gidilemez. Bu itibarla, davalı tanıklarının anlatımları dikkate alınarak davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı noktasında bir sonuca varılmalıdır.
Kabule göre de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma süresinin hesaplanmasında hata yapıldığı tespit edilmekte olup, karar bu yönüyle de hatalı bulunmuştur.
5-Taraflar arasında davacının asgari geçim indirimi alacaklarının ödenip ödenmediği uyuşmazlık konusudur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve özellikle 2. ek raporda, davacıya ait banka hesap özeti ile imzasız bordroları karşılaştırılarak, çoğu zaman rakamların birbiri ile örtüşmediği, aradaki farkın nereden kaynaklandığının bilinmediğini gerekçesiyle davacının asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediği sonucuna varılmıştır. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek hesaplanan asgari geçim indirimi alacağı hüküm altına alınmış ise de, taraflar arasında ücretin asgari ücrete ilaveten harcırah (veya yol ve yemek) olduğu noktasında uyuşmazlık bulunduğu, söz konusu farklılığın bu uyuşmazlıktan kaynaklanabileceği, bu sebeple bozma kararının 3. bendindeki bozma sebebi konusunda yapılacak araştırmanın sonucuna göre davacının asgari geçim indirimi alacağının ödenip ödenmediği konusunda yeniden değerlendirme yapılması gerektiği dikkate alınmalıdır. Kaldı ki kabule göre de, temyiz incelemesine konu kararda davacının çıplak ücretinin asgari ücret olduğu kabul edilmiş olup, bu kabul şekline göre asgari ücret ile asgari geçim indirimi toplamı olan tutarın davacının banka hesabına ödendiğinin anlaşılması halinde, asgari geçim indirimi alacağının ödendiği sonucuna varılması gerekirdi. Belirtilen yönler nazara alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/22998 E. , 2019/13287 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat