22. Hukuk Dairesi 2017/22954 E. , 2019/13124 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/22954 E. , 2019/13124 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı iş yerinde tuvalete girip çıkma süresinin problem edildiğini, tuvalete girerken elektronik ortamda dakika tutularak bu sürenin maaştan kesildiğini, durumu Bölge Çalışma Müdürlüğüne şikayet ettiğini ve davalı işvereninde şikayet edenin kendisi olduğundan şüphelenerek yıldırma politikası izlediğini ve elinden zorla istifa dilekçesi alarak iş akdine son verildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili ve yıllık izin ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı vekili, davacının 18.07.2011 tarihli istifa dilekçesi ile başka bir işte çalışmak istemesini gerekçe göstererek iş akdini sonlandırdığını, istifa dilekçesinin zoraki alındığı iddiasının mümkün olmadığını, davacının kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta sonu ücreti gibi alacaklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu birlikte değerlendirildiğinde; işyerinde tuvalet ihtiyaçlarını gördükleri sürelerin takibe alınması, gerçekte ödenen ücretlerin kayıtlarda gösterilmemesi, bir kısım işçilik haklarının teslim edilmeyerek yasal çalışma koşullarının uygulanmaması nedenleriyle davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, buna göre fesih haklı sebebe dayandığından davacının kıdem tazminatı alacaklısı olduğu, ancak akdi fesheden taraf olması nedeniyle ihbar tazminatı talebinin yerinde olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin haricindeki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında davacının iş akdinin sona erme şekli konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı hak sahibine karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin kanuni düzenlemesi ise aynı Yasanın 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında İş Kanunu'nda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
Somut olayda, 18.07.2011 tarihli el yazılı -imzalı istifa dilekçesinde davacı “Çalışmakta olduğum iş yerinden 18.07.2011 günü başka bir işte çalışacağımdan hizmet akdimi kendi isteğimle feshederek iş yerinden ayrılıyorum gereğini arz ederim.' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı tanıkları davacının iş yerinden kendisinin ayrıldığını, işverenin baskı yaptığını beyan etmişlerse de istifa dilekçesi verilirken davacının yanında olmadıkları gibi yapılan baskı ile ilgili de somut ve görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı anlaşılmış olup davalı tanıkları ise davacının hiçbir sebep yokken istifa ettiğini beyan etmişlerdir. Hizmet döküm cetveline göre de davacının yeni işe girişinin 26.07.2011 tarihinde bildirilmiş olduğu görülmüştür. Her ne kadar davacı vekili istifa dilekçesi imzalanırken davacının bu istifa dilekçesini serbest iradesiyle imzalamadığını, baskı altında imzaladığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edememiştir. Davacı bu dilekçesini özgür iradesi ile yazmış ve dosya kapsamında iradesinin fesada uğratıldığı konusun da herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı “başka bir işte çalışacağım” şeklindeki açıklama ile iş sözleşmesini feshetmiş olduğundan, fesih gerekçesi ile de bağlı olduğu gözetilerek haklı sebebi kanıtlaması gerekmektedir. Fesih bildiriminde belirtilen bu gerekçenin işyerinde tuvalet ihtiyaçlarını gördükleri sürelerin takibe alınması, gerçekte ödenen ücretlerin kayıtlarda gösterilmemesi, bir kısım işçilik haklarının teslim edilmeyerek yasal çalışma koşullarının uygulanmaması durumlarını kapsadığı düşünülemez. Hal böyle olunca davacının iş sözleşmesinin haklı hiçbir sebep olmaksızın istifa etmek suretiyle sona erdiğinin kabulü ile ihbar tazminatı yanında kıdem tazminatı isteminin de reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, davacı işçinin fazla mesai hesabına esas alınan çalışma saatleri konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Davacı işçi davalı iş yerinde mobilyacı olarak çalışmış olup dava dilekçesinde hafta içi 08.00-18.00, cumartesi günleri ise saat 17.00’e kadar çalıştığını iddia ederek fazla mesai ücret talebinde bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftanın 3 gününde 08.00-20.00 saatleri arasında günde 1,5 saat, diğer iki gününde 08.00-18.00 saatleri arasında günde bir saat ara dinlenmesi kullanmak suretiyle çalıştığı, ara dinlenmelerinin düşülmesinden sonra haftada (2 gün x 9 saat) + (10,5 saat x 3 gün) = 49,5 saat – 45 saat = 4,5 saat fazla mesai yaptığı tespit edilmiştir. Öncelikle davacının hafta içi 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmesi karşısında hafta içi 5 günlük çalışmasının 08.00-18.00 saatleri arasında olduğunun kabulü ile hesaplama yapılması gerekirken bilirkişice haftanın 3 günü 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığının kabulü ile hesaba esas alması talep aşımı olup, karar bu yönden hatalıdır. Ayrıca yargılama esnasında dinlenen davacı tanıklarının ikisi de her cumartesi günü çalıştıklarını açıkça beyan etmiş olmalarına rağmen bilirkişice tanıkların ortalama olarak ayda kaç cumartesi günü çalışıldığını açıklamadıkları gerekçesi ile haftada 5 gün üzerinden hesaplama yapılması da hatalıdır.
Yapılan açıklamalar karşısında mahkemece yapılacak iş, davacının hafta içi 5 gün 08.00-18.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile 45 saat, cumartesi günleri de 08.00-17.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile 8 saat çalışarak haftada 8 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hüküm kurmak olmalıdır.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön