22. Hukuk Dairesi 2017/22719 E. , 2019/11526 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, çalışma süresi boyunca bazı alacaklarının ödenmediğini öne sürerek fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı yanca bildirilen temyiz nedenlerine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında hafta tatili ücreti talebinin bulunup bulunmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili, dava dilekçesinde 3.000,00 TL hafta tatili ücreti talebinde bulunmuş, yargılamanın son celsesinde davalının yokluğunda hafta tatili ücreti talebinin olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece davacı vekilinin bu beyanı üzerine 'hafta tatili talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığı' yönünde hüküm tesis edilmiş ise de; dosya kapsamı ile davacının hafta tatili alacağı olduğunu ispatlayamadığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 123. maddesinde davanın geri alınmasının davalının açık rızasına bağlandığı dikkate alındığında, Mahkemece davacının hafta tatili talebinin reddine karar verilerek davalı yararına reddedilen kısım yönünden avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında ıslaha karşı ile sürülen zamanaşımı savunması nedeniyle zamanaşımına uğrayan fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu 'eksik bir borç' haline dönüştürür ve 'alacağın dava edilebilme özelliği'ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre,kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def'ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı def'i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def'inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01/10/2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def'i dikkate alınmaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacının 02/11/2015 tarihinde ıslah dilekçesi sunduğu, ıslah dilekçesinin davalıya 14/12/2015 tarihinde tebliğ olduğu, davalı tarafından 18/12/2015 tarihli dilekçe ile ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'inde bulunulduğu ancak Mahkemece davalı yanca süresinde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının değerlendirilmediği görülmektedir.Açıklanan nedenle, Mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı savunması değerlendirilerek karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/05/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/22719 E. , 2019/11526 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat