22. Hukuk Dairesi 2016/31992 E. , 2020/1005 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2016/31992 E. , 2020/1005 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette 09.01.2012 tarihinde kepçe operatörü olarak işe başladığını ve bu çalışmasının 27.10.2015 tarihinde işten haksız olarak çıkarıldığı tarihe kadar devam ettiğini,davalılar arasında asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin bulunduğunu, hiçbir işçilik alacağının ödenmediğini, belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti taleplerinin davalılardan tahsilini talep etmiştir
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının kıdem tazminatı talebinin yerinde olup olmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Davacı iş sözleşmesinin haksız olarak 27.10.2015 tarihinde feshedildiğini ileri sürerken, davalı davacının iş sözleşmesine devamsızlığı sebebi ile son verildiğini belirtmiştir. Dosya içerisinde bulunan devamsızlık tutanaklarından davacının 27.10.2015,28.10.2015 ve 31.10.2015 tarihlerinde işe davam etmediğinin tutanak şahitlerinin imzası ile tespit edildiği anlaşılmaktadır. Bu tarihlerde yapıtığı devamsızlıkları sebebi ile davacıya hitaben ihtarname düzenlendiği ve mazeretini bildirmesinin istendiğide dosya kapsamında sabittir. Dinlenilen davacı tanıkları fesihhin ne şekilde yapıldığı hususunda bilgi vermezken davalı tanıkları ise beyanlarında davacının ailevi sorunları sebebi ile işten ayrılma kararı aldığını ve kendisine verilen izin sonrasında ise iş başı yapmadığını belirtmişlerdir. Anlatılanlar kapsamında fesih değerlendirildiğinde davacının dosya kapsamında devasızlığının sabit olduğu anlaşılmakta olup bunun aksini ispat eden bir delilde dosyaya sunulmamıştır. Hal böye iken yazılı gerekçe ile davacının haksız fesih iddiası yerinde kabul edilererek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın 'açıklama ve ispat hakkı'nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.Somut olayda; dava dosyasında aldırılan ve kararda itibar edilen bilirkişi raporunun davalı ... ve Tem. İnş. Tur. Gıda Peyzaj A.ş ye tebliğe çıkartıldığı ancak posta dağıtım memuru tarafından tebligatin duruşma günün geçtiğinden bahisle iade edildiği, daha sonraki yargılama aşamasında da tekrar tebliğe çıkartılmadığı, davacının sunmuş olduğu 23.06.2016 tarihli ıslah dilekçesininde davalı şirkete tebliğ edilmeden yargılamanın sonlandırıldığı bu durumun Anayasal bir hak olan savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılaması gereken bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliği sağlandıktan sonra kanunen beklenmesi gereken sürenin beklenmesi ve davalının bu süre zarfında bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesine karşı herhangi bir itirazda bulunması halinde itirazlar değerlendirilerek sonuca gidilmesidir. Bu hususun gözetilmemeside hatalı olup bozma sebebidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.













Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön