22. Hukuk Dairesi 2017/29904 E. , 2020/6819 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/29904 E. , 2020/6819 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı iş yerinde 15.09.2009 ile 02.02.2015 tarihleri arasında özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, sürekli fazla mesaiye kaldığı halde ücret alacaklarının ödenmediğini bu nedenle iş aktinin haklı sebeple fesih ettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu 'eksik bir borç' haline dönüştürür ve 'alacağın dava edilebilme özelliği'ni ortadan kaldırır.Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davanın kısmi alacak davası biçiminde açıldığı konusunda bir tereddüt söz konusu değildir. Davacı tarafın 26.05.2016 tarihinde harçlandırarak dosyaya sunduğu ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiğine dair tebligat zarfına veya duruşma zaptında geçen bir beyana rastlanamıştır. Davalı vekilince 15.06.2016 tarihli dilekçe ile ıslaha yönelik zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Buna göre, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edilip edilmediği ve davalı tarafça zamanaşımı def’inin süresinde ileri sürülüp sürülmediği tespit edilerek, ıslah tarihine göre 26.05.2011 öncesi ücret alacaklarının dava dilekçesi ile istenen tutar hariç olmak üzere zamanaşımına uğradığı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, bu değerlendirmenin yapılmaması hatalı bulunmaktadır.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerdendir.Borcu sona erdiren nitelikteki belgelerin yargılamanın her aşamasında ibrazı mümkündür. Bu durumda davalıya iddia ettiği ödeme makbuz ve belgelerini dosyaya sunması için süre verilmeli, anılan belgelerin ibrazı halinde değerlendirmeye tabi tutularak dava konusu alacaklar hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde davacının banka hesabına 17.02.2015 tarihinde 933,38-TL ve 09.03.2015 tarihinde 1.003,14-TL olmak üzere son iki aylık ücret alacaklarına istinaden ödeme yaptığına dair sunmuş olduğu banka ekstrelerinin değerlendirilmemesi isabetsiz olup, ödenen tutarların hangi alacağa istinaden yapıldığı karşılaştırılarak, mükerrer alacak tahsiline sebebiyet verilmeyecek biçimde yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, bu durum gözetilmeksizin verilen karar hatalı bulunup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön