23. Hukuk Dairesi 2017/3084 E. , 2020/2659 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

23. Hukuk Dairesi 2017/3084 E. , 2020/2659 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ile vekili Avukat ... gelmiş tebligata rağmen diğer taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllar davalı kooperatifin başkanlığını yaptığını, başkanlık yaptığı dönemlere ait huzur hakkının bulunduğunu, bu durumun kooperatif yönetimi tarafından bilinmesine rağmen, müvekkilinin 152.618 TL borcu bulunduğundan bahisle kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, ancak müvekkiline 2009 yılında gönderilen ihtarnamelerden borcunun 105.347 TL olarak belirtildiğini ileri sürerek, yasaya ve usule aykırı olan 07.02.2012 tarih ve 21 sayılı yönetim kurulu kararının iptali ile müvekkilinin üyeliğinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif temsilcisi, davcının 26.07.2009 tarihinde tyapılan genel kurulda ibra edilmeyerek görevine son verildiğini, üyelikten ihracının 13.05.2012 tarihli genel kurul toplantısında yapıldığını, 2001-2009 yılları arası davacının kooperatife ödemesi gereken aidat borcunu ödemediğini kooperatif yönetiminin değiştiği 2009 senesinde kooperatifin maddi kayıplarının tespiti için dava açıldığını, davacının kooperatif kapsamından çektiği usulsüz para miktarının dahi tek başıma haklı ihraç nedeni olduğunu, davacının huzur hakkı alacağının kendisine ait olup da daha sonra davadışı ...e sattığı dairelerden düşüldüğünü, davacının usulsüzlükleri nedeniyle kooperatifin zarara uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, 'ihraç kararınına dayanak yapılan 07.02.2012 tarihli yönetim kurulu kararında yazılı, 16.11.2009 ve 11.12.2009 tarihli noter ihtarnameler ile 15.05.2012 tarihli genel kurul kararı getirtilerek, ihtarnamelerin Kooperatifler Kanunu ile anasözleşmeye uygun olup olmadığının tesbiti ile ayrıca davacı hakkında ceza-i yönden başlatılmış olan soruşturma evrakları da celbedilip, ihraç şartlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği' gerekçesiyle Dairemizce bozularak, mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından çekilen paranın usulsüz çekilip ödenmediği, davalı tarafça gönderilen ihtarnamelerin usulüne uygun olup, davacının aynı zamanda yönetim karar defterlerini usul ve yasaya aykırı tutmuş olduğu, bu itibarla ihraç kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Kooperatifler Kanunu'nun 27. maddesinde, “gerçek borç miktarını gösterir iki ihtarın tebliğine rağmen borcun verilen sürelerde ödenmemesi halinde ortağın ihracına karar verilebileceği, hem asıl ve hem de gecikme faizinin ihtarlarda doğru gösterilmesinin zorunlu olduğu, kooperatif genel kurullarında aidat ödemelerinin geciktirilmesi halinde alınması kararlaştırılan gecikme zammının temerrüt faizi niteliğinde olup 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120/2. maddesine göre, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranının, birinci fıkrada belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı, 6101 sayılı Kanun'un 7. maddesine göre Türk Borçlar Kanunu'nun temerrüt faizine ilişkin 120. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanacağından ihraç kararının dayanağı olan ihtarlarda gösterilen borcun gerçek borcu yansıtıp yansıtmadığının 6098 sayılı Kanun'un 120. maddesi ile getirilen sınırlama dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucuna göre belirlenmesi gerektiği” hükmüne yer verilmiştir.
O halde; ortağı bildirilen borç miktarı ortağı kooperatife girişi ve sonrasındaki durumlara göre kişisel ve gerçek borç miktarını yansıtmalıdır.
Ancak Mahkemece bu hususta inceleme yapılmaksızın Dairemizin bozma gereği yerine getirilmeden karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bir bilirkişi seçilip, kooperatif ana sözleşmesi, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgeleri, davacının ödeme belgeleri ile varsa banka hesaplarına ilişkin belgeler celbedilerek, faiz hesabında TBK ‘nın 88 ve 120/2. maddeleri de gözetilerek tarafların iddia, savunma ve itirazlarının karşılayacak şekilde ve önceki raporlardaki tespitlerde tartışılmak suretiyle, davacının kooperatife olan aidat ve gecikme borcu ile huzur hakkı alacağının ayrı ayrı tesbit edilerek, mahsuplaşma sonrası davacının kooperatife aidat borcununun bulunduğunun belirlenmesi halinde ise; ihraç kararının gerçek borcu yansıtan ihtarnamelere dayanıp dayanmadığı üzerinde durularak açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön