1. Hukuk Dairesi 2015/742 E. , 2018/15202 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/742 E. , 2018/15202 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla duruşma isteğinden feragat edilip, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü


-KARAR-

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, ... 21. Noterliği'nin 07.09.2006 tarihli vekaletnamesi ile babası davalı ...'i vekil tayin ettiğini, anılan vekilin tevkil yetkisine dayanarak ... 21. Noterliği'nin 08.04.2009 tarihli vekaletnamesi ile dava dışı oğlu ...'i vekil atadığını, ...'in almış olduğu vekaletnameye dayanarak çekişme konusu 105 parsel sayılı taşınmazını değişik tarihlerde davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, işlem tarihinde vekil Hikmet'in hukuki ehliyetinin bulunmadığını, ayrıca hile ile Hikmet'ten vekaletname alındığını ve satış bedelinin de ödenmediğini davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vasisi, davaya cevap vermemiş, davalı ...'in yargılama aşamasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş, davalı, ... İletişim Güv., Tekn., Elekt. San ve Tic Ltd Şti vekili, iyiniyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar, kayıt maliki olmadıklarını, davanın husumetten reddi gerektiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Ehliyetsizlik iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece '..2659 Sayılı Kanunun 7 ve 16. maddeleri hükümleri gereğince ... Kurumundan alınan rapor ile davalı ...'in fiil ehliyetinin bulunduğu saptanarak ehliyetsizlik iddiası bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak, vekaletin hile ile alındığı iddiasının, aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kulanıldığı iddiasını da kapsadığı açıktır. Nevar ki mahkemece anılan iddialar bakımından bir değerlendirme yapılmış değildir...Hal böyle olunca, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı bakımından yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılarak tarafların tüm delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.' gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı ......'nın, ... 21. Noterliği'nin 07.09.2006 tarihli vekaletnamesi ile babası olan davalı ...'i vekil tayin ettiği, Hikmet'in de tevkil yetkisine dayanarak ... 21. Noterliği'nin 08.04.2009 tarihli vekaletnamesi ile dava dışı oğlu Mehmet ...'i vekil tayin ettiği, vekil ... ...'in davacnın maliki olduğu 1531 ada 105 parsel sayılı taşınmazı 09.04.2009 tarihinde davalı ... Motorlu Araçlar Ticaret ve Sanayi A.Ş.'ye, anılan şirketin 08.06.2009 tarihinde davalı ... ... Otel ve Tur Nakl. Tic Ltd Şti'ye, anılan şirketin 22.07.2009 tarihinde davalı ... Motorlu Araçlar Ticaret ve Sanayi A.Ş.'ye, anılan şirketin 23.07.2009 tarihinde, davalı ... İletişim Güv., Tekn., Elekt. San ve Tic Ltd Şti.'ye, anılan şirketin de 23.12.2011 tarihinde davalı ... ... Otel ve Tur Nakl. Tic Ltd Şti'ye satış suretiyle devrettiği, davalı ...'in yargılama aşamasında ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
Bilindiği üzereBorçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen 'Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.' hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olayda, her ne kadar davalı ... Motorlu Araçlar Ticaret ve Sanayi A.Ş., vekili, çekişme konusu 105 parsel sayılı taşınmazın aslında davalı ...'e ait olup inançlı işlem gereği davacı adına tescil edildiğini taşımazın gerçek maliki davacı olmadığından satış bedelini isteme hakkı olmadığı gibi satışın da bilgisi ve rızası dahilinde yapılmasına gerek olmadığını savunmuş ise de, davalı ...'in ölümünden sonra mirasçıları ......, ... ve ...'in 19.07.2010 tarihli adi nitelikteki miras taksim sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın ......'ya ait olduğu, ...'in terekesinde olmadığını kabul ettikleri, esasen taşınmazın hiç bir zaman ... adına olmayıp davacı ...... adına kayıtlı iken vekaleten devredildiği kayden sabittir.
Öte yandan, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının sabit olması halinde, davalılar, ... Motorlu Araçlar Ticaret ve Sanayi A.Ş.,'nin yönetim kurulu başkanı Tolga ...'in, vekil ... ...'in oğlu ... ... Otel ve Tur Nakl. Tic Ltd Şti''nin dava konusu taşınmazda 01.08.2008 başlangıç tarihli ve 10 yıllık kira sözleşmesi ile kiracı ... İletişim Güv., Tekn., Elekt. San ve Tic Ltd Şti.'nin şirket ortaklarından Ercan Güç'ün de Tolga ...'in kayınpederi olması sebebi ile vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulundukları gözetildiğinde, Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları açıktır.


Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 240/2. maddesindeki ikinci tanık listesi verilemeyeceği yönündeki düzenlemeye aykırı olarak davacı tarafından bildirilen ikinci tanık listesindeki tanık İsmail Keser'in dinlenilmesi isabetli olmamıştır.
Hal böyle olunca, mahallinde keşif yapılarak, çekişme konusu taşınmazın temlik tarihi olan 09.04.209 tarihindeki gerçek değerinin saptanması, bedelin davacıya ödenip ödemediğinin davalı ... Motorlu Araçlar Ticaret ve Sanayi A.Ş.'ye ait şirket kayıtları da getirtilerek tespit edilmesi, tarafların ilk tanık listelerinde gösterdikleri tanıklar dinlenerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön