1. Hukuk Dairesi 2015/15214 E. , 2018/14937 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.11.2018 Salı günü saat 09.35'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, ...'da ikamet etmesi nedeniyle maliki olduğu 102 ada 8 parsel parsel sayılı taşınmazdaki miras payının satışı konusunda yeğeni davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, davalı ...'ın vekaleten anılan taşınmazı annesi diğer davalı ...'a devrettiğini, yapılan devirden haberdar edilmediği gibi kendisine bir bedel de ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu kaydının temlik konusu pay oranında iptali ile adına tescilini olmadığı takdirde bedelin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davacının yeğeni davalı ...'a satış yetkisini içeren vekaletname verdiğini, satış konusunda anlaştıkları bedelin davacıya elden verildiğini, duyulan güvenden dolayı herhangi bir makbuz alınmadığını, davacının iradesine uygun işlemler yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, talebin vekaletname ve bu vekaletnameye dayalı işlemlerin hükümsüzlüğü yönünde olmayıp vekaletname uyarınca yapılan satış nedeniyle kendisine satış bedelinin ödenmemesi olduğu, vekil olan davalı ...'ın ödemeyi ispat edemediği gerekçesiyle davalı ...'e karşı açılan tapu iptal ve tescili talebinin reddine, terditli istem olan tazminat yönünden ise talebin kabulü ile temlik tarihi itibariyle 31.824,00TL'nin davalı ...'tan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı ...'in, ... 2. Noterliği'nin 13.11.2012 tarih ve ... yevmiye nolu vekaletnamesi ile yeğeni olan davalı ...'ı vekil tayin ettiği, vekilin davacıya vekaleten 102 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 4/16 payını 30.12.2013 tarihinde annesi olan diğer davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 390.) maddesinde aynen 'Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.' hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK'nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, davacı ...'in söz konusu vekaletnameyi davaya konu taşınmazdaki payının satılması ve bedelin ödenmesi amacı ile verdiği, davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullanarak ve diğer davalı ile işbirliği içerisinde hareket ederek taşınmazı bedelinin altında diğer davalıya satıp bedelini davacıya ödemediği, dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu ihlal etmek suretiyle müvekkilinin yararı ile bağdaşmayacak bir işlem yaptığı, böylece vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sonucuna varılmaktadır. Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince
Temlik alan davalı ...'in, davacının görümcesi ve dava konusu taşınmazdaki paydaş olduğu, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek vekaleten davacı taşınmazının devri sonucu davacının zararlandırıldığı, davalı ...'in de durumu bilebilecek durumda olduğu saptanmasına rağmen tapu iptal tescil talebinin reddine karar verilerek vekil aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetli değildir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan gerekçelerle tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2015/15214 E. , 2018/14937 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 3 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat