1. Hukuk Dairesi 2015/17134 E. , 2018/13061 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/17134 E. , 2018/13061 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, miras bırakanı babası ...’nın maliki olduğu 4 numaralı bağımsız bölümü mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle, davalı ...’e devrettiğini, temlik ile ilgili dava dışı ... tarafından davalı ...’e karşı açılan açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın temyiz incelemesinde temlikin mal kaçırma amaçlı olduğuna karar verildiğini ancak daha sonra davacıların davadan feragati üzerine davanın reddine karar verildiğini, davalı ...’in taşınmazın 3/8 payını dava dışı ...’a devrettiğini onun tarafından da davalı ...’e devredildiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davanın kötü niyetli olarak açıldığını, önceki temliklerle ilgisi olmadığını ve iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakan ...’nın 01/07/2004 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı ile dava dışı çocukları ... ve ... ile dava dışı eşi ...’in kaldığı, miras bırakanın maliki olduğu 4 numaralı bağımsız bölümü 09/12/2003 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, dava dışı mirasçılar ..., ... ve ... tarafından dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak temlik edildiğine ilişkin olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2004/400 Esas sayılı dosyası üzerinden tapu iptali ve tescil davası açıldığı, mahkemece muvazaa iddiasının sabit görülmeyerek, davanın reddine karar verildiği, kararın Dairece 24/10/2007 tarihinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği ancak temyiz aşamasında davacıların davadan feragat ettikleri ve davanın 25/12/2009’da reddine karar verildiği, kararın 18/03/2010’da kesinleştiği, bu sırada davalı ... tarafından 27/05/2010’da taşınmazın 3/8 payının ...’a satış suretiyle temlik edildiği, ... tarafından da 22/07/2010’da davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, taşınmazda halen davalı ...’in 2/8 davalı ...’in ise ¾ pay ile paydaş oldukları kayden sabittir.
Bilindiği üzere, Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen 'tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur' şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre 'Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz' biçiminde öngörülmüştür.Ne var ki tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle, 'kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olaya gelince tüm dosya içeriğinden ve Dairenin 2007/8090 Esas 2007/10083 Karar sayılı ilamından davalı ...’in ilk el konumunda olması nedeniyle, miras bırakan tarafından bu kişiye yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddiası sabittir.
Ne var ki mahkemece diğer davalı ...’in iyi niyetli olup olmadığı yönünden yeterli araştırma yapıldığını söyleme imkanı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca davalı ...’in Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacakları hususunda araştırma ve inceleme yapılması, bu konuda tarafların gösterdikleri delillerin eksiksiz toplanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı ...’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 03/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön