1. Hukuk Dairesi 2015/13095 E. , 2018/11890 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü -KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan Mehmet'in kayden maliki olduğu dava konusu 1173 ada 23 parsel sayılı taşınmazı 03.05.2012 tarihinde davalı ...'a, 1141 ada 13 sayılı parseldeki çekişme konusu 5 nolu bağımsız bölümü ise 04.11.2013 tarihinde intifa hakkını üzerinde tutarak kuru mülkiyetini diğer davalı ...'a devrettiğini, anılan temliklerin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., dava konusu 1173 ada 23 parsel sayılı taşınmazı 60.000 TL bedel karşılığında satın aldığını, annesinin yıllarca davacıların mirasbırakanına baktığını, ancak dava konusu temlikin bakım karşlılığı yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., çekişme konusu 5 nolu bağımsız bölümün 60.000 TL satış bedelini 2 tanık huzurunda murise elden ödemek suretiyle taşınmazı satın aldığını, bu satış bedelinin ayrıca Haziran ayına kadar davacıların mirasbırakanı ... bağımsız bölümde oturması karşılığındaki kira parasını da kapsadığını ve devrin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan ... kayden maliki olduğu dava konusu 1173 ada 23 parsel sayılı taşınmazı 03.05.2012 tarihinde davalı ...'a, 1141 ada 13 sayılı parseldeki çekişme konusu 5 nolu bağımsız bölümü ise 04.11.2013 tarihinde intifa hakkını üzerinde tutarak kuru mülkiyetini diğer davalı ...'a devrettiği, bilahare 15.11.2013 tarihinde 5 nolu bağımsız bölümdeki intifa hakkını kuru mülkiyet sahibi davalı ... lehine terkin ettirdiği, 1933 doğumlu mirasbırakanın 06.12.2013 tarihinde ölümü ile geriye davacı çocukları ... ve ... ile dava dışı kızı ... kaldığı, davalı ...'ın murisin üvey kız kardeşi ... oğlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK 6. madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
Somut olayda, çekişme konusu 23 parsel sayılı taşınmazın muris ... tarafından 03.05.2012 tarihinde davalı ...'a devredildiği, bilahare 14.08.2012 tarihinde murisin ... karşı, üvey kardeşi dava dışı ... kendisine bakacağı taahhüdü ile anılan taşınmazı ... devrettiğini, devrin bedelsiz olduğunu, bakım yükümlülüğünün de yerine getirilmediği iddiası ile ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/264 E sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığı, 17.07.2013 tarihli celsede davadan feragat ettiği ve bu durum karşısında anılan parselin devrinin bedelsiz olduğu, ayrıca dava konusu 5 nolu bağımsız bölümün 04.11.2013 tarihinde davalı ...'a satıldığı, anılan davalının satış bedeli olarak 60.000 TL ödediğini savunduğu, ancak ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/11 sayılı tereke dosyasında murisin terekesinde 174,21 TL'nin bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca mirasbırakanın emekli maaşının olduğu ve taraf tanıklarının mirasbırakanın yanında kalmadıkları için çocuklarına kızgın olduğunu belirttikleri anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen ilkeler ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın mirasbırakan ... tarafından davalılara yapılan temlikinin çocuklarına kızdığı için mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2015/13095 E. , 2018/11890 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 113 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 43 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat