1. Hukuk Dairesi 2015/13484 E. , 2018/11580 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/13484 E. , 2018/11580 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın iptal tescil isteği yönünden reddine, tenkis isteği yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı 08.02.1990 tarihinde davalı çocuklarına ½ şer paylarla bağışladığını, bu işlemin kendilerinden mal kaçırmaya yönelik ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın başkaca dava dışı ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarının bulunduğunu ileri sürerek çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ve miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı taktirde saklı payları oranında tenkisini istemişlerdir.
Davalılar, mirasbırakanın tüm ihtiyaçları ve tedavisi ile ilgilendiklerini, davacı ...’nin mirasbırakan annesinin tüm eşyalarını pencereden aşağıya attığını, boğazını sıkıp ağır hakaretlerde bulunduğunu, mirasbırakanın taşınmazı kendisine bakılması nedeniyle minnet duygusuyla bağışladığını, diğer davacı ...’in de mirasbırakanla ölünceye kadar küs kaldığını, mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının da bulunduğunu, tenkis koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikin bağış suretiyle yapılmış olması nedeniyle iptal tescil isteğinin reddine, bağışın saklı payı ihlal kastıyla yapıldığı gerekçesiyle tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden 1915 doğumlu mirasbırakan ...’ın 30.04.2009 tarihinde, eşi ...’in de 1981 yılında ölümü üzerine davacı çocukları ..., ... ile davalı çocukları ... ve ...’ün mirasçı kaldıkları, mirasbırakan ...’nin maliki olduğu çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı 449 m2 miktarlı, bahçeli kargir ev vasıflı taşınmazı 1/2’şer paylarla davalı çocukları ... ve ...’e 08.02.1990 tarihinde bağışladığı, davalı ...’nin de bu taşınmazdaki ½ payını 28.02.2011 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakan adına kayıtlı başkaca taşınmazların da bulunduğu, tarafların babasına ait iken ölümü üzerine mirasçılarına intikal eden bazı taşınmazların 1995 yılında cebri satış yolu ile ile taraflar adlarına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın temliki bağış suretiyle ve gerçek iradesine uygun şekilde yaptığı gözetilerek muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğru olduğuna göre davacı yanın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalı yanın temyiz itirazlarına gelince
Mirasbırakan ...’nin davalı çocukları tarafından bakılması karşısında minnet duygusuyla temlikin yapıldığı, mirasbırakanın terekesinde başkaca taşınmazların da bulunduğu, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde temlikin saklı payları ihlal kastıyla yapıldığının kanıtlanamadığı gözetilerek tenkis isteğine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 28.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön