1. Hukuk Dairesi 2015/13475 E. , 2018/506 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/13475 E. , 2018/506 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-

Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, 1407 ada 29 parsel sayılı taşınmazın idare adına kayıtlı olduğunu, çekişme konusu taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı taşınmazın 2.katında davalının gönderilen ihtarnameye rağmen herhangi bir bedel ödemeden oturduğunu ileri sürerek, 01.12.2009-31.03.2014 tarihleri arasındaki döneme ilişkin 24.068,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, müftülük şöförü olduğunu, dava konusu yerin ilçe müftülüğü tarafından kendisine lojman olarak tahsis edildiğini bu nedenle kötü niyetinden bahsedilemeyeceğinden dolayı ecrimisile hükmedilemeyeceğini, husumetin de kendine yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, din hizimetlerinin bir bütün olarak sunulması amacıyla camii ile birlikte oluşturulan imam evi, Kuran kursu ve bu yerleri yaşatma amacının ekonomik desteğini sağlayan aynı külliye içindeki işyerlerinin birbirinden ayrılamayacağı davacının, davalının oturduğu lojmanda tasarruf hakkı ve buna bağlı olarak aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden ecrimisile konu 1407 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 18.07.1945 tarihinde tesis kadastrosuna istinaden ... Vakfı adına kayıtlı olduğu, tapu sicil kaydında ''... Vakfı Şerhi'' bulunduğu, davalının taşınmazda müftülük şoförü sıfatıyla oturduğu, kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, evrak arasına alınan ... İlçe Müftülüğü'nün 28.12.2004 ve 19.12.2005 tarihli yazılarından da dava konusu yerin Diyanet İşleri Başkanlığı adına ... Müftülüğüne tahsis taleplerinin olduğu, ancak netice alınamadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Kural olarak davacı sıfatı (aktif husumet ehliyeti) hakkın malikine, davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) ise o hakka uymakla yükümlü olan kişiye aittir.
Somut olayda davacının 1407 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olduğu, TMK'nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak açtığı davada taraf sıfatının bulunduğu tartışmasız iken davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi doğru değildir. Dava açıldığı tarihte davacı mülkiyet hakkına sahip olduğundan bu tarihe kadar koşulları varsa ecrimisil isteme hakkı vardır.
Öte yandan, davacının davalıya karşı açtığı ... 21. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/407 Esas, 2014/21 Karar sayılı davada 01.09.2001-30.11.2009 dönemine ilişkin 32.794-TL ecrimisil isteğinde bulunduğu, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, hükmün yapılan temyiz incelemesinde 09.04.2015 tarihinde bozma kararı verilerek mahkemesine iade edildiği anlaşılmaktadır. İlamın içeriği incelendiğinde davalının haksız işgalci olduğu ve ecrimisilden sorumlu olduğu kabul edilmiş, ecrimisil hesabı yönünden bozma kararı verilmiştir. Talep edilen dönem itibarıyle verilecek kararın eldeki davada ecrimisil miktarını etkileyeceği açıktır. Hal böyle olunca, ... 21. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/407E, 2014/21K sayılı kararının kesinleşmesi beklenilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön