1. Hukuk Dairesi 2017/4646 E. , 2018/15767 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2017/4646 E. , 2018/15767 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVACILAR : ... V.D.
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalıların istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, vekalet ücreti ve harç yönünden başvuru kabul edilerek verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü


-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’un maliki olduğu 186 ada 12, 6, 1, 2, 544 ada 4, 187 ada 1, 4 ve 6 parsel sayılı taşımazlarını davalı oğullarına satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında tenkis isteğinden feragat etmişlerdir.
Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunup taşınmazları bedeli karşılığında satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı ... yönünden davanın reddine, diğer davacılar yönünden muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalıların istinaf başvurusu Antalya Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiş, harç ve vekalet ücreti bakımından kısmen kabul edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’un maliki olduğu 1068 (yeni 186 ada 12) parsel sayılı taşınmazını 18.04.2006 tarihinde davalı oğlu Mehmet’e, 186 ada 1 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarını 20.03.2012, 186 ada 2 parsel sayılı taşınmazını 18.12.2013 tarihinde davalı oğlu Mustafa’ya, 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 20.03.2012, 304 (yeni 187 ada 4 ve 6) parsel sayılı taşınmazını 08.02.2002, 303 (yeni 544 ada 4) parsel sayılı taşınmazını 24.06.1997 tarihinde davalı oğlu Süleyman’a satış suretiyle devrettiği, 1937 doğumlu murisin 04.10.2014 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları Teslime, Ayşe, oğlu Ahmet’ten olma torunları Safiye, Sibel ve İrfan..., davalı erkek çocukları Süleyman, Mustafa ve Mehmet ile dava dışı eşi Hatice’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK 6. madde gereğince davacı iddiasını ispatla mükelleftir.
Somut olayda, mahkemece hüküm kurmaya yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, taraflarca bildirilen tanıkların yeniden dinlenilmesi, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olup olmadığı, diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir neden bulunup bulunmadığı, davalıların alım güçleri gibi hususlarda yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma yapılması, mirasbırakanın iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve ondan sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön