1. Hukuk Dairesi 2018/5100 E. , 2018/15736 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı, dava konusu ...... parsel sayılı taşınmazı üzerine kat karşılığı bina inşa etmek üzere yükleniciler ......... Karataş ile noterde düzenlenen sözleşme ile anlaştıklarını, yüklenicilerin sözleşmeye uymayarak ......ı yarım bıraktıklarını, bu sebeple kat karşılığı ...... sözleşmesinin feshi için ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2002/1715 E sayılı davanın kabulüne karar verilerek sözleşmenin feshedildiğini, ve kararın kesinleştiğini, ancak bu arada yüklenicilerin kendilerine sözleşme gereğince kısmen verilen arsa hisselerini davalılara aktardıklarının ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, birleşen davada davacı aynı sebeplere dayanarak asıl davada davalı olan ...’nın dava tarihinden önce öldüğünü bildirip mirasçıları olan davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalılar ...,... ve ... cevap dilekçelerinde, davacının iptalinden bahsettiği sözleşme ile kendilerinin iktisabı arasında hiçbir bağlantının olmadığını,davacının 15.12.1995 tarihinde sözleşme tarihinden dört yıl önce 6/100 hissesini ...... Kara’ya sattığını, davalı ...’nın ise sözleşme ve davacı ile hiç ilgisi olmayan bu şahıstan taşınmazı satın aldığını, yine davacının aynı tarihte 18/100 hissesini de ...... ......’a sattığını, diğer davalıların da kaynağı bu şahıs olan, sonra değişik kişilerce alınan şahıslardan taşınmazı edindiklerini, 1995 yılından beri davacının 76/100 hissesini korumakta olduğunu, sözleşme ile yüklenicilere tapu devretmediğini,iptal edilen sözleşmelerdeki hakların geri alımlarının dava zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar, devir yasağı nedeni ile uğranılan yaklaşık 10000 TL zararın tazmin edilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece,asıl davada davalı ... yönünden husumet nedeni ile davanın reddine, diğer davalılar hakkında ise asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Bilindiği ve 04/05/1978 tarih, 4/5 sayılı ...... Kararında da düzenlendiği üzere ...... kişi aleyhine dava açılması mümkün olmadığı gibi ıslah yoluyla dahi olsa mirasçıları davaya dahil edilmek suretiyle davanın yürütülmesine olanak yoktur.
Somut olaya gelince belirtilen husus göz önüne alınarak asıl davada davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince,
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 18427 parsel sayılı taşınmaz davacı ... adına kayıtlı iken, ......... 3.Noterliği’nin 06.12.1995 tarihli vekaletnamesi ile yetkili kıldığı vekili ...... Aygır tarafından (taşınmaz 100 hisse itibar edilerek ve 76/100 pay davacı üzerinde ipka edilerek), 6/100 payının dava dışı ...... Kara’ya, 18/100 payının dava dışı ...... ......’a satış yolu ile temlik edildiği, ...... tarafından 6/100 payın 2.10.2006 tarihinde davalı ...’a satıldığı, ...... ...... tarafından 6/100 payın 26.04.1996 tarihinde ...... Karataş’a satıldığı,......’un ise söz konusu payını 26.7.2004 tarihinde Sıddık Karakaş’a, Sıddık’ın 31.03.2010 tarihinde davalı ...’ya sattığı,...... ......’ın 12/100 payını 09.02.1999 tarihinde ...... Çelik’e satarak devrettiği,......’in bu paydan 6/100’ünü 03.6.2004 tarihinde davalı ...’e, diğer 6/100’ünü ise aynı tarihte ...... ...’ya satış yolu ile temlik ettiği, ...... ...’nın satın aldığı payı 22.06.2005 tarihinde ...’ya,.........’in ise 06.09.2006 tarihinde davalı ...’ya aktardığı ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı ... tarafından ......... Karakaş aleyhine sözleşmenin feshi isteğiyle açılan 2002/1715 esas sayılı dava sonunda ......... 2.Noterliğinin 25.02.1999 tarih ve 4835 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi ile kat karşılığı ...... sözleşmesinin geriye dönük olarak, yine aynı tarihte ve aynı noterlikte düzenlenen 4836 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı ...... sözleşmesinin ileriye dönük olarak feshine karar verildiği, verilen kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya içeriğinden kat karşılığı ...... sözleşmesi uyarınca bir kısım payın yükleniciye değil de, yüklenici vekil kılınarak 3.kişilere temlik edildiği ve sözleşmelerin edim yerine getirilmediği için feshedildiği hususlarında bir çekişme yoktur.
Taşınmazları vekil marifeti ile temlik alanlar halen malik olsalardı,tapunun iptal edilmesi gerektiğinde de bir kuşku bulunmamaktadır. Ne var ki, zaman içerisinde dava konusu taşınmazdaki payların birçok kez el değiştirdiği kayden sabittir.
Hukukumuzda, diğer ...... hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen '.........e iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur' şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre 'Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz' biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, 'kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olayda, son kayıt maliklerinin iyiniyetli olup olmadıkları açısından bir araştırma yapılmamış olup,davacının tanık deliline de dayandığı görülmektedir.
Hal böyle olunca,davacının isimlerini bildireceği tanıklarının dinlenmesi, davacının delil listesinde yer alan icra dosyasının getirtilmesi,son kayıt maliki davalıların yukarıdaki ilkeler uyarınca iyiniyetli olup olmadıkları hususunun açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2018/5100 E. , 2018/15736 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat