1. Hukuk Dairesi 2017/4685 E. , 2018/15447 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2017/4685 E. , 2018/15447 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ...... .... . MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ



Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne,... .... . Mahkemesince başvurunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ... .... . Çelebi'nin, 642 parsel sayılı taşınmazını ve 685 parsel sayılı taşınmazdaki 100/483 payını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş,... .... . Mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan ... .... . Çelebi’nin 02.12.2014 tarihinde ... .... .... . davacılar ... .... .ile davalı ...’ın mirasçı olarak kaldıkları, dava konusu 642 parsel sayılı 2.540m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın mirasbırakan tarafından 21.08.1998 tarihli satış akdi ile 1.300.000.000ETL bedelle davalı oğluna devredildiği, 685 parsel sayılı 14.490m2 miktarlı ... .... . bahçesi nitelikli taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 100/483 payını 21.07.2011 tarihli akitle 43.800TL bedelle davalıya devrettiği kalan payın halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı... .... . Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince dinlenen tek davacı tanığının muvazaanın ispatına yarar beyan da bulunmadığı açıktır.
Kaldı ki, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda muvazaadan söz edilebilmesi için mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmayı amaçladığının araştırılması zorunludur.
Öte yandan tanıklar mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar dışında başka taşınmazlarının da bulunduğunu bildirdikleri halde mahkemece bu yönde inceleme yapılmamıştır.
Bir başka husus ise, dava değeri harcı tamamlanan değerdir. Yargılama sırasında keşfen belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanmaması halinde ise davanın reddine değil açılmamış sayılmasına karar verileceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353. maddesinde ' (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa a) Aşağıdaki durumlarda... .... . mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir: 1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması, 2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması, 3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması, 4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması. 5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, karar verilmiş olması.6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.' düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, dava 50.000TL değer gösterilerek açılmış, davalı değere itiraz etmemiş, mahkemece dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden sonuca gidilmiş, ne var ki duruşmasız olarak yapılan istinaf incelemesinde HMK 353/1-a-4 maddesine göre ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiş ve keşfen belirlenen 344.155,072TL üzerinden harcın ikmali sağlanmıştır.
Yine, kamu düzenini ilgilendirmeyen ve tanıkla ispatı gereken bir hususun mahalli bilirkişi beyanı ile kanıtlanması olanaksızdır. HMK.'nın 25/2 maddesinde de ''Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz. '' hükmü yer almaktadır.
Buna göre, re'sen araştırma ilkesinin geçerli olmadığı davalarda dava malzemelerinin toplanması ve mahkemeye sunulması taraflara aittir. Hakim kendiliğinden taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, hükmüne esas alamaz. Mahkeme, sadece tarafların getirdiği, yada masrafını verip getirilmesini istediği delillere dayalı olarak hükmünü kurabilir.
Ne var ki, mahkemece HMK 353. ve 25. maddesine aykırı işlemler yapıldığı gibi muvazaa konusunda mirasbırakanın iradesi saptanmadan sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, mirasbırakan adına olan taşınmaz kayıtlarının getirilmesi, önceden dinlenen tanıkların yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca yeniden dinlenilmesi, mirasbırakanın davacılar ve davalı ile beşeri ilişkisinin belirlenmesi, mirasbırakanın gerçek amaç ve iradesinin açıklığa kavuşturulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, dava konusu taşınmazların kayıtları yenileme işlemi neticesinde kapandığına göre doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olacak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde kapanan kayıtlar üzerinden hüküm kurulması da isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca... .... . Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-ç maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... .... . 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ...... .... . Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön