1. Hukuk Dairesi 2015/18684 E. , 2018/14457 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/18684 E. , 2018/14457 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL- VASİYETNAMENİN İPTALİ


Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, vasiyetnamenin iptali davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-

Asıl dava, aldatma (hile) ve ölünceye kadar bakma akdinin feshi hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava vasiyetnamenin iptali isteklerine ilişkindir.
Davacı ..., maliki olduğu 634 ada 3 parsel sayılı taşınmazının 1/3 payının temliki için davalı kızı tarafından hile ile kandırıldığını ve taşınmazın bu payını satış suretiyle temlik ettiğini, temlik nedeniyle herhangi bir bedel ödenmediğini, kalan 2/3 payının da yine saflığı ve yaşlılığından faydalanan davalının üzerine ölünceye kadar bakım akdiyle tescil edildiğini, temliklerden sonra davalının kendisine bakmadığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescili isteminde bulunmuş, yargılama sırasında ölümü ile diğer mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
Birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 634 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını davalı kızı ...’ye vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini istemişlerdir.
Davalı, annesinin ölümünden sonra davacının bakımı ile ilgilendiğini, taşınmazın 1/3 payını bedel karşılığı satın aldığını, kalan kısmını da davacının bakımdan memnun olması üzerine ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada çekişme konusu taşınmazın 1/3 payına ilişkin olarak ileri sürülen taraf muvazaası iddiasının yazılı delille ispatlanamadığı, 2/3 payın ölünceye kadar bakma akdiyle temlik edildiği ve bakım borcunun yerine getirilmediğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine birleştirilen davada ise vasiyetnamenin tanzim tarihinden sonra taşınmazın ölünceye kadar bakma akdi ile devredilmesi nedeniyle TMK'nın 544/2. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1931 doğumlu davacının maliki olduğu 634 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payını 11/03/2002 tarihli satış işlemi ile davalı kızına devrettikten sonra aynı payını 27/02/2006 tarihli vasiyetname ile yine davalı kızına vasiyet ettiği, vasiyetnamenin ... Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/99 Esas sayılı dosyası ile açılarak okunduğu, davacının taşınmazda kalan 2/3 payını 26/01/2009 tarihinde davalı kızına ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, yargılama sırasında 20/05/2012 tarihinde ölümü ile davaya diğer mirasçılarının devam ettikleri, davacı çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’nin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/262 Esas sayılı dosyası ile 27/02/2006 tarihli vasiyetnamenin ehliyetsizlik nedeniyle iptali için dava açtıkları, dosyanın eldeki dava ile birleştirildiği anlaşılmaktadır.
İddianın içeriği ve ileriye sürülüş biçimine göre asıl dava, taşınmazdaki 1/3 paya ilişkin aldatma hukuki nedenine dayalı 2/3 paya ilişkin olarak ise ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan borcun yerine getirilmememesi nedeniyle akdin feshi suretiyle tapu iptali ve tescili, birleştirilen dava ise, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı vasiyetnamenin iptali istemlerine ilişkindir.
Oysa, mahkemece, ilk temlik işleminin taraf muvazaası iddiasına dayalı olduğu yönündeki yanılgılı nitelendirme ile sonuca gidilmiştir.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nin 617 (BK'nin 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Somut olayda asıl davada davacı taraf tanık olarak ..., ..., ..., .... ve ... isimlerini bildirmiş, mahkemece ... ve ... dinlenilmesine rağmen gerekçe gösterilmeksizin diğer tanıklar dinlenilmeden sonuca gidilmiştir.
Birleştirilen davada ise, davacılar ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanmış olmalarına rağmen mahkemece bu iddia üzerinde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yanılgılı değerlendirme ile karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle aldatma ve bakım borcunun yerine getirilmemesi iddialarına ilişkin olarak asıl davada dinlenilmeyen tanıkların dinlenilmesi, birleştirilen davada ise tarafların ehliyetsizlik iddiası yönünde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşehade kayıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın ... Kurumuna gönderilmesi ve vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de asıl davada davacı ...’in yargılama sırasında ölümü ile oğlu ...’in de davaya devam etme yönünde iradesini gösterecek şekilde dosyaya vekili tarafından vekaletname sunulmuş olmasına rağmen, karar başlığında anılan davacının ismine yer verilmemiş olması da doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön