1. Hukuk Dairesi 2015/16613 E. , 2018/13290 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda yerel mahkemece, davalılar ..., ... ve ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis birleştirilen dava ise tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacı, miras bırakanı babası ...’nın, 6, 7, 14, 15 ve 16 numaralı bağımsız bölümlerini mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğulları ... ve ...’a devrettiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalı ..., ... ve ... yönünden davasından feragat etmiş, birleştirilen davasını ise davalı ... ve ...’a yönelterek aynı taşınmazlar yönünden tenkis isteminde bulunmuştur.
Davalılar, miras bırakanın dava konusu taşınmazların evveliyatı ile ilgisinin olmadığını, miras bırakan tarafından yapılan bir temlikin de bulunmadığını, davalılar ..., .... ve ...’nin ise taşınmazlarda malik olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılar ..., ... ve ... yönünden davadan feragat nedeniyle davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise taşınmazların miras bırakan ile ilgisinin olmadığı, miras bırakan tarafından yapılan bir temlikin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Miras bırakan ...’nın 24/05/2011 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı ile davalıların kaldığı, çekişme konusu 6,7,14,15 ve 16 numaralı bağımsız bölümlerin 30/07/2012 tarihinde kat irtifakı tesisi ile (6 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin davalı ... 14,15 ve 16 numaralı bağımsız bölümlerin ise 1/2’şer paylı olarak davalı ... ve ...) davalı adına kayıtlı olduğu, taşınmazın üzerinde bulunduğu 482 ada 128 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında 243 ada 112 parsel iken 08/07/1971 tarihinde tevhiden oluştuğu ve üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, taşınmazın daha sonra ifraz gördüğü ve dava dışı ...’a temlik edildiği, bu kişi tarafından da davalı ...’a devredildiği, ancak miras bırakanın taşınmazda malik olmadığı kayden sabittir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile çekişme konusu taşınmazların miras bırakan tarafından temlik edilmediği saptanarak ve 1/4/1974 tarih ½ sayılı İBK’nın olayda uygulanma yeri bulunmadığı gözetilerek asıl davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının, asıl davaya ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacının birleştirilen davaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince
Hemen belirtilmelidir ki, davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek 'gizli bağış' şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782 21.9.1994 tarih 248/538 21.12.1994 tarih 667/856 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince mahkemece hüküm kurmaya elverişli yeterli araştırma yapıldığını söyleme imkanı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca öncelikle TMK 571.maddesi gözetilerek davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının araştırılması, hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması halinde çekişme konusu taşınmazların bedellerinin miras bırakan tarafından ödenip ödenmediğinin saptanması, miras bırakan tarafından satış bedellerinin ödendiğinin tespiti halinde yukarıdaki ilkeler uyarınca tenkis incelemesi yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Davacının birleştirilen davaya ilişkin bu yönlere değinen ve yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 10/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2015/16613 E. , 2018/13290 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 3 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat