1. Hukuk Dairesi 2015/13714 E. , 2018/13277 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/13714 E. , 2018/13277 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-ALACAK

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.10.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen davacılar vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’ın ölümü ile 1216 ada 12 ve 528 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda elbirliği halinde malik olduklarını, davalı kardeşlerinin kendilerini notere götürdüğünü söyleyip hile ile taşınmazların adına tescilini sağladığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz üzerindeki ev ve müştemilatların toplam değeri üzerinden miras paylarına karşılık 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir
Davalı, davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, işlemlerin vekalet görevinin kötüye kullanılarak gerçekleştirildiği, dava dışı vekiller ile davalının el ve iş birliği içerisinde hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 1216 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 5/20’şer, 528 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise 1350/9980’er payla davacılar adlarına kayıtlı iken 10.10.2000 tarihli resmi akitle davalıya satış suretiyle temlik edildiği, resmi akitte davacı ...’ı dava dışı vekil ...’ın, davacı ...’ı ise dava dışı vekil ...’ın temsil ettiği, eldeki davada davacıların, iradelerinin sakatlandığını belirterek aldatma ( hile) hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya içeriğinden davanın aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere aldatma (hile) genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, aldatmanın (hilenin) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Türk Borçlar Kanunu'nun 39. (Borçlar Kanunu'nun 31.) maddesine göre, aldatma (hile) öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında aldatma (hile) hukuksal nedeni yönünden mahkemece, yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, uyuşmazlığın vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklı olduğu kabul edilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca aldatma (hile) iddiası yönünden öncelikle davanın TBK'nun 39. maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde aldatma iddiası bakımından araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri delillerin eksiksiz toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince esas yönünden BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön