1. Hukuk Dairesi 2015/6856 E. , 2018/78 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2015/6856 E. , 2018/78 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan Muhammer Karasu’nun çekişme konusu 2645 parsel sayılı taşınmazını , davacı mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla oğlu olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmaz bedelinin bir kısmını murisin ...prim borcunu ödemek, bir kısmını da elden nakit vermek suretiyle taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlik işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Dairece, “...Dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakan Muhammer Karasu’nun çekişme konusu 2645 parsel sayılı taşınmazı oğlu davalı ...’ya temlik ettiği, davalının da anılan taşınmazı yargılama sırasında 04.10.2011 tarihinde dava dışı ...’ a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HUMK.'nun l86. ve 6100 sayılı HMK.nun 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır. O halde, dava konusu taşınmazın davalı tarafından dava dışı kişiye temlik edilmesi nedeniyle HUMK.'nun 186. maddesi (6100 sayılı HMK.'nun 125. maddesi) hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usulü eksikliğin giderildikten sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı taraf seçimlik hakkını kullanarak, temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı taşınmazı devralan Beytullah ...’a yöneltmiştir.

Davalı ... ..., dava konusu taşınmazı tapudaki kayda güvenerek devraldığını, taşınmazın dava konusu olduğunu bilmediğini, taşınmazın kaydında da davalı olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmadığını, iyi niyetli olduğu için kazanımının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazı devralan davalının iyiniyetli olmadığı, temlikin gerçek bir satış olmayıp,davalının temlik edenle birlikte hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’nun maliki olduğu 2645 parsel sayılı taşınmazını 10.10.2008 tarihinde oğlu davalı ...’ya satış suretiyle devrettiği, 1936 doğumlu murisin 23.08.2019 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak eşi ...,çocukları davacı ... ile dava dışı ... ve davalı ...’nın kaldıkları, davalı ...’nun da çekişme konusu taşınmazı yargılama devam ederken 4.10.2011 tarihinde davalı ... ...’a devrettiği , Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı vekiline HMK'nın 125. Maddesindeki seçimlik hakkını kullanması için verilen süre içerisinde davacı vekilince seçimlik hakkının taşınmazı devir alan Beytullah ... yönünden davaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince murisin eşi ve diğer çocukları yani taşınmazda hak sahibi olacak isimler dahi ...’nın babasına baktığı,bütün ihtiyaçlarını karşıladığı , ...’dan emekli olması için ödenmesi gereken meblağın büyük kısmını ödediği, murisin de bunların karşılığı ve minnet duygusu ile taşınmazı davalıya temlik ettiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda davalılardan ...’ya yapılan ilk temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı yapılmadığı kanaatine varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön