1. Hukuk Dairesi 2016/14741 E. , 2019/6738 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 19.12.2019 Perşembe günü saat 9.35 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu 1721 parsel sayılı taşınmazı diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla, bedelsiz ve muvazaalı olarak 18.09.1985 tarihinde 1/2’şer paylarla davalı kızı ...’ye ile davalı damadı İsmet’e satış yoluyla temlik ettiğini, davalı ...’nin de mirasbırakandan edindiği payı muvazaalı olarak davalı gelini ...’ya 05.07.2013 tarihinde satış yoluyla temlik ettiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların da alım gücü bulunmadığını ileri sürerek dava konusu 1721 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, temlikin gerçek bir satış olup, ihtiyaç içerisinde bulunan mirasbırakanla ilgilendiklerini ve ölünceye kadar baktıklarını, mirasbırakanın satış bedelini diğer çocukları arasında paylaştırdığını, davacıların aldıkları satış bedeli ile ev yaptırdıklarını, aradan geçen süre içinde hiç kimsenin itirazı olmadığını, davalı ...’ya yapılan satışın da gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirir bir durum olmadığı, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden 1924 doğumlu mirasbırakan ...’ın 16.07.1996 tarihinde ölümü üzerine davacı oğulları ..., davalı kızı ..., dava dışı kızı ... ile 2002 yılında ölen kızı ...’nin dava dışı eşi ve çocuklarının mirasçı kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu 1721 parsel sayılı taşınmazı 18.09.1985 tarihinde 1/2’şer paylarla davalılar Fethiye ile İsmet’e satış yoluyla temlik ettiği, davalı ...’nin de mirasbırakandan edindiği bu ½ payı 05.07.2013 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 190. maddesinde, 'İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.' 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 6. maddesinde, 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.' şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
Somut olaya gelince, dinlenen davacı tanığı muvazaayı kanıtlar beyanda bulunmamış, mirasçı sıfatıyla hak sahibi olacak dava dışı ... ise davalı tanığı olarak verdiği ifadesinde mirasbırakanın taşınmazı bedeli karşılığında sattığını ve satış bedelini bölüştürdüğünü beyan etmiş, diğer davalı tanığı Nihat da bunu doğrulamıştır. Kaldı ki yine tanık beyanına göre mirasbırakan, davacı ... ile yaşamakta olup birlikte yaşadığı çocuğundan mal kaçırması da hayatın olağan akışına aykırıdır.
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/14741 E. , 2019/6738 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 124 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat