1. Hukuk Dairesi 2016/13970 E. , 2019/5879 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/13970 E. , 2019/5879 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ-TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ün ... parsel sayılı taşınmazını davalı kızı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, ancak asıl amacının bağışlamak olduğunu, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, aşamada davacılardan ... davasından feragat etmiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, davacılar ... ve ... ile davalı ...’nin sulh olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 313. maddesinde “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dahil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” düzenlemesine yer verilmiş, aynı yasanın 315/1. maddesinde ise “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacılardan ...’ün kimlik tespiti yapılmak suretiyle verdiği 29.05.2015 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, diğer davacılar ... ve ... ile davalı ...’nin ise 08.05.2015 tarihli “Sulh Protokolü” gereğince sulh olduğu anlaşılmıştır. 09.06.2015 tarihli oturumda ise davacılar vekilinin “Davalı tarafla anlaştık bu hususta dosyaya sulh protokolü imzaladık ve bunu dosyaya ibraz ettik...taraflar tapuda işlem yapmak için başvuruda bulunmuşlardır. Ancak Tapu Sicil Müdürlüğünce dava konusu taşınmazın bölünemez büyüklükte olması nedeniyle tescil işlemlerini yapamamışlardır. Bu nedenle yapılan sulh protokolüne göre mahkemece hüküm kurulmasını talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunduğu, bu durumda tarafların açıkça sulhe göre karar verilmesini istedikleri tartışmasızdır.
Hal böyle olunca tarafların sulh protokolüne göre karar verilmesini istedikleri gözetilerek HMK'nin 315/1. maddesi gereğince sulh sözleşmesine göre hüküm kurulması ve davadan feragat eden davacı ... yönünden de feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine,18/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön