1. Hukuk Dairesi 2016/10569 E. , 2019/5787 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı ... vekili Avukat ve temyiz edilen davacı ... vekili Avukat gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...'un tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’ın maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 1 no’lu bağımsız bölümü davalı oğlu ...’e, 2 no’lu bağımsız bölümü ise davalı oğlu ...’e mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., taşınmazın kendisi tarafından inşa edildiğini, kredi kullanarak taşınmazın arsa payı bedelini mirasbırakana ödediğini, mirasbırakanın satış bedelinin bir kısmı ile davacı adına taşınmaz satın aldığını, davalı ..., uzun yıllar mirasbırakanla birlikte yaşadığını, bu dönem zarfında tüm kazançlarını mirasbırakana teslim ettiğini, binayı kendi kazancı ile inşa ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden 1925 doğumlu mirasbırakan ...’ın 02.12.2012 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ... ile davalı oğulları ... ve ...’i bıraktığı, mirasbırakanın dava konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümün kat irtifakına ayrılan 8/36 arsa payını 09.02.1987 tarihinde davalı oğlu ...'e, ... parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü ise 03.04.2002 tarihinde davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür.' Yine 6100 sayılı HMK'nun 190/1. maddesi gereğince 'ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.'
Somut olayda, yukarıda değinilen olgular ve açıklanan ilkelere göre davacı tanıklarının muvazaanın varlığı konusunda yeterli beyanda bulunmadıkları, aksine davalıların dava konusu bağımsız bölümlerin davalılar tarafından inşaa edildiği ve davalı ...’in uzun yıllar mirasbırakanla birlikte yaşayarak kazancını paylaştığı yönündeki savunmalarının davalı tanıklarının beyanları ile doğrulandığı , aynı ana taşınmaz üzerindeki 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin hâlen mirasbırakan adına kayıtlı bulunduğu, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin mirastan mal kaçırmak amacıyla değil, bir hakkın teslimi anlamında gerçekleştirildiği sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen davalı ... vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/10569 E. , 2019/5787 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 61 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 54 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 69 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 46 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 104 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 63 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 45 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat